Bazen gerçekler aslında gerçek olmuyordu,doğru olmuyordu. Kimine göre gerçek olan bir başkasına yalan oluyordu. Gerçek tam olarak neydi? Neden herkesin gerçekleri farklıydı? Belkide herkesi neden-sonuç,sebeb-sonuç çıkarları farklıydı. Herkes kendi penceresinden bakıyordu hayata. Kimi dar,kimi geniş bir pencereden izliyordu hayatı ve bu yüzdende herkesin gerçeği doğrusu farklı oluyordu. Herkes kendine doğru olanı yapıyor,kabul ediyor ve ona gerçek diyordu.
Topuklu ayakkabılarımın çıkardığı tok ses kulakarımı doldururken ben Kağan'ın odasına ilerliyordum. Her ne kadar gerçek bu olsada çok canı yandığına emindim. Bazen gerçekler çok can yakardı.
Derin bir nefes alıp elimi kaldırdım ve kapıyı iki kere çaldım. Kapının dibinde bekleyen iki muhafız ben gelince birkaç adım geriye çekilmişti. Kapı yavaş yavaş açıldığında yüzüme bir gülümseme yerleştirdim ve kapıyı açan Kağan'a baktım. Uykulu duruyordu. Çökmüş gibi görünüyordu. Kapı pervasına yaslanıp kollarımı göğsümün altında birleştirip ona gülümseyerek baktım.
"İki kuzen gibi konuşmamız lazım evlat,"dememle gülmeye başladı. Kolumdan tutup beni içeriye sokunca afalladım.
"Oğlum yavaş soksana içeriye az daha düşüyordum," diyerek ona çıkışsamda fazla uzun sürmedi. Ahşap sandalyeye oturup ona bakmaya başladım. O ise elini saçına götürüp yatağına doğru ilerlerken gözlerimi ondan alamıyordum. Çok kötü görünüyordu.
"O... gitti mi?,'"dediğine ses tonu çekinceliydi. Yatağa oturduğunda yataktan gelen gıcırtılarla ona döndüm.
"Gitmesini mi isterdin?"
Bir an da bana bakınca kaşlarını çattı.
"Ne yapmamı bekliyorsun Mia? Beni bir anda bırakıp giden beri kadını nasıl kabul edeyim,"dediğinde sinirlendim.
" 'Bir kadın' değil öncelikle annen. O senin annen. Bak...,"diyerek derin bir nefes aldım. Sakin olmalıyım bu kızılacak bir durum değildi. Onu anlayabiliyordum.
"Senin bildiğin gerçekler gerçek olamayabilirler Kağan. Senin inandığın şey illaki doğru olacak diye bir şey yok ve...,"diyerek ona gülümseyerek baktım. O bana 'ne e'si?' der gibi bakınca başımı hafif yere eğip gülmeye devam ettim.
"Ben bir Vartun'um Kağan. Her ne kadar dile getirmek istemesem de. Seni iyi anlayabiliyorum. Kraliyet ailesi ve çevresindeki bazı kişilerin zihinlerini okunmaması için yapılan büyü olduğunu biliyorum ve kimsenin zihnine giremesemde...,"diyerek başımı kaldırıp yüzümden silmediğim gülümsememle devam ettim.
"Duygularını hissedebiliyorum. Çok karmaşıksın. Bir tarafın anneni görmek istemesede diğer tarafın anneni görmeyi çok istiyor. İç savaştasın. Hem de öyle böyle değil. Gerçekten karmakarışıksın ve bunu dışarıya yansıtıyorsun. Kimse anlamasada ben anlıyorum. Anneni görmek isteyen tarafının ağır bastığınıda biliyorum,"dediğimde kocaman açmış gözleriyle bana baktı. Bu hareketine güldüm.
"Ben bir Vartun'um şaşırma. Vartun'lar bunu yapabiliyor. Her ne kadar dile getirmek istemesemde öyle,"dediğimde beklemediği bir soru sordu.
"Neden?"
Ona anlamayan gözlerle baktım ki zaten anlamamıştım. Neden 'neden?' dedi?
"Neden dile getirmiyorsun? Saklıyorsun?"
Gözlerimi ondan çekip derin bir nefes aldım.
"Konu ben değilim Kağan,sensin. Şimdi senin konunu çözelim,"dediğimde beni dinlemiyor gibiydi.
"Sorumun cevabını alamadım,"dediğinde göz devirdim.
"İki kuzen gibi konuşmalıyız evlat,"dediğinde göz devirip ardından güldüm. Lafımı çalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...