Hana geçip bir güzel uyumuştum. Günlerden sonra böyle güzel bir uyku beni dinç hissettirmeye yetmişti. Kıyafetlerimizin içinde yer aldığı at arabasından kıyafetlerimiz akşam getirilmişti buradaki görevliler tarafından.
Bu hanı beğenmiştim. İnsanların içini ısıtan bir havası vardı. Derin bir nefes alıdım ve yatağımdan kalktım. Banyo olduğunu düşündüğüm kapıyı açıp içeriye girdim.
Banyomu yapıp odama geçtim hızla üstümü giyinip saçlarımı kuruttum. Kapının çalmasıyla büyük bir heyecanla kapıya döndüm. Lodos muydu acaba gelen?
Kapının açılmasıyla yüzüm düştü. Gelen Lodos değil,İlknur'du.
"Beni gördüğüne sevinmedin galiba?"
Elimdeki tarağı aynalı küçük ahşap masanın üstüne bıraktım ve yatağımın üstüne oturan İlknur'a baktım.
"Hayır öyle bir şey değil sadece...,"deyip durdum. Derin bir nefes alıp verdim. Elimi saçıma daldırıp bir iki kere dağıttım. Ardından ahşap sandalyeye geçip oturdum.
"Lodos öyle değil mi? Lütfen Mia o seni çok seviyor böyle saçma şeyler düşünme,"dediğinde parmaklarımla oynamaya başladım.
"Ama sevgili olduğumuzdan bu yana ilk defa bu kadar kötü kavga ettik İlknur,"dediğimde başımı kaldırıp ona baktım. Abla sıcaklığı hissettiriyordu kalbimde onun varlığı. Keşke Figen ile böyle oturup konuşabilseydik. Oysaki küçükken çok güzel geçinirdik. Ardınan büyüdük ve büyüklerimizin hırslarına yenik düştük.
"Her ilişkide kavgalar,tartışmalar olur birtanem. Sen dert etme. Lodos'u tanıyorsam sevdiğinden asla vazgeçmez. Saye ile yaşadıkları ilişkiye şahit olanlardan biride bendim. Saye'ye böyle güzel bakmıyordu Lodos. Böyle içten böyle samimi. Tamam kabul siz zıtsınız birbirinize. Ama birbirinizi çok güzel tamamlıyorsunuz. Bu yüzden birtanem üzülme,"dediğinde mutlu olmuştum. Birbirimizin eksikliklerini tamamlayıp bir bütün oluyorduk.
Bir müddet sonra aklıma gelen şey ile Gülümsemem yüzümde soldu. Dün İlknur oldukça gergin,öfkeli ve üzgün duruyordu. İlknur'u hiç böyle görmemiştim.
"Pekala şimdi sıra sende. Senin derdin ne bakalım? Kalbin ve aklının arasında kalmana sebeb olan düşünce nedir ha anlat bana,"dediğimde gözlerini kocaman açtı.
Onun bu haline güldüm. Gözlerini böyle açınca gerçekten şaşkın bir ördeğe benziyordu. Tatlı şaşkın ördek.
"Sen,"dediğinde durdu. Gözlerini gözlerime dikmişti. Zihnininden geçenleri okuyabilirdim ama böyle yapmak hoş değildi. Kim zihninden geçenlerin öğrenilmesini isterdiki izinsiz. Aradan geçen beş dakikalık sessizliği İlknur bozdu.
"Yuman,"dedi ve durdu. Bu hekim Yuman değil miydi? Yanmaktan son anda kurtardığımız.
"O benim en yakın arkadaşımdı bir zamanlar. İkimiz yan yanaydık. Her yere birlikte giderdik,sürekli yan yanaydık. Birgün orduya katılmak istediğimi söyledim Yuman'a insanları korumayı çok seviyordum ve orduya katılırsam insanları daha iyi koruyabilirim diye bir düşünce oluşmuştu bende. Bunu Yuman'a söylediğimde çok üzülmüştü. Çünkü birbirimizden ayrılmamız gerekecekti,"deyip derin bir nefes alıp verdi. Gözleri yavaştan doluyorru.
"Onun üzülmesi benimde canımı yakıyordu. Sonra aklıma gelen şeyi söyledim ona. Onunda benimle birlikte gelip orduya katılmasını istedim. Gerçekten iyi kılıç kullanırdı yakın dövüştede iyiydi. Bu teklifimi büyük bir sevinçle kabul etti. Sonra saraya geldik. Orduya girmek için gerekli bir takım şartlar vardı. Onları teker teker yerine getirip girdik orduya. Bizden daha iyilerinin olduğunu gördük orduda. Ve bu beni daha çok çalışmaya sevketti. Her zaman daha iyisini yapmak için uğraşıp durdum aynı şekilde Yuman'da öyle,"dediğinde başını eğip yere bakmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...