Bir Sorun.

716 81 17
                                    

Kağan'dan; 

Gelen parşömeni açıp gözlerini parşömenin üzerinde gezdirdi. Ani değişikliğe uğrayan yüzü beni korkutuyordu. Ne olmuş olabilirdi ki bu kadar yüz hareketleri değişmişti?

"Sanırım çocuklar bir sorunumuz var,"dediğindeyutkundum. Olmadığı bir gün mü vardı? 

"Ne olmuş?"diye soran Karan'a döndü Bora. Gözleri Karan'ın gözlerinden çekip parşömene baktı. Ardından derin bir nefes aldı. Ve gözleri tekrar Karan'ı buldu.

"Bars... sınırda saldırıların başladığını söylüyor. Kraliçe Enva'nın emriyle savaşın resmen başladığını söylüyor ve tabii Kraliçe Minra'nın saldırılarıda başlamasıyla. Yani şu an resmen savaştayız,"deyip durdu. Karan derin bir nefes alırken ben sandalyeye oturdum. Karan ardından kendini sandalyeye bırakırken iç çekti.

"Yani diyorsun ki; 'savaş başladı' o korktuğumuz savaş başladı. Yine kazandıklarımızı kaybedecek miyiz?"diye sordu sonunda ki sesi kısık çıkmıştı.

Sesindeki o acı ton kalbimi yakmıştı. Bora gülümsedi. Bu yüzündeki sırıtış acılı bir gülümsemeydi. Bir elini uzatıp hemen yanındaki sandalyeye çöken Karan'ın omuzuna koydu.

"Biz ne zaman kazandık ki oğlum?"dediğinde sözlerinin ağırlığının altında eziliyordum.

"Biz bir şeyleri kazandığımızda hep kaybetmedik mi? Bizim için kazanmak kaybetmek oluyor sanırım,"dedi iç çekerken ve ardından elini çekti Karan'ın omuzundan. 

"Bizimde acil gitmemiz gerek ha? Bu iş düşündüğümden kötü olacak,"dedim ellerimi masanın kenarlarına koyarken.

"Gerçekten zorlayacak,"dedi Karan başka bir şey demeden.

"Mia'dan da haber yok. Peki ya Lodos'lar onlardan bir haberi olan var mı? Çünkü benim yok,"dediğimde Karan kollarını göğsünün altında birleştirdi. Eski haline göre moreli birazcık düzelmiş olsada hâlâ bozuktu. Bu yüzünden okunuyordu.

"Lodos haber verdi. Bir mektup yolladı geliyorlarmış, size söylemeyi unuttum,"dediğinde başımla onayladım onu.

"Neler oluyor burada?,"diyen sesle gözlerim kapıya döndü. Diğerlerininde gözleri döndü kapı kısmına benimle birlikte tabii. Çadırın kapı kısmındaki parçayı itip içeriye giren Lodos ile arkama yaslandım. Ardından içeriye giren Saw,Albert ile gözlerim üzerlerinde gezindi bir süre.

"Bu ne oğlum savaşdan çıkmış gibisiniz?" dediğimde durdum ve tekrar konuştum.

"Aslında şu an yeni başlıyoruz savaşa,"dediğimde oturmuştu sandalyelere.

"Kum fırtınası,"dedi Albert ve ardından Saw konuştu.

"Fena yakalandık."

Sanki birbirlerinin cümlelerini tamamlamışlardı. Bu hareketlerinin üzerine iç çektim. Albert bir elini saçlarına atmış ve kumları silkeliyordu.

"Ve durumlar gerçekten zordu. Sanki bilerek,kasıtlı olarak çıkartılmış bir fırtınaydı,"dedi Lodos. Ardından yere bakıp iç çekti ve ardından bakışları  masaya takıldı.

"Ve Mia'yı kaybettik,"dediğinde ses tonundaki kırığı hissedebiliyordum. Herkes sustu bir an ve Lodos tekrar konuştu. Böylece sessizliği bozmştu.

"Ve Saye'de kayıp."

"Ona bir şey olmaz,"dedi Bora soğuk sesiyle ayağa kalkarken.

"Mia'ya da bir şey olmaz korkmayın siz,"dediğinde masadaki parşömene baktı.

"Ve Bars bizi de yanına çağırıyor. Sanıyorum ki Mia'ya olanlardan haberi yok. Kimse bir şey söylemesin oraya gittiğimizde sakince düzgün bir yolla söyleriz. Mia'nın bize verdiği emri unutmayın 'ne olursa olsun ben gelemesem bile siz gidin ben bir şekilde yolunu bulup fırsatını bulup oraya geleceğim,sınıra geleceğim' bunu unutmayarak gitmeliyiz. Ve Mia iyi eminim,"dediğinde bir elini uzatıp Lodos'un omzunu tuttu ve dostça sıktı. Ardından iki kee pat pat yaptıktan sonra elini çekti ve iç çekti.

Saklı Krallık 2👑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin