Bir şiir yaz bana.
Uzun olmalı, saçların gibi.
Kafiye şart değil ama
düzgün olmalı Türkçe'si
ve bana seni anlatmalı
derinden derine.
Bir şarkı söyle bana.
Sesinde okyanusların fısıltısı...
Notaların arasında bulmalıyım seni
ve bir 'gam, içinde,
bin gam eritilmeli
ama sen en iyisi, bir resim yap bana.
Öyle, "mutluluk" gibi bir iddiamız yok,
güneşli bir gün olsun yeter.
Yani, ağlayan bir mumun ışığından
çok fazlası...
Geleceğimizi anlatmalı o resim.
İpuçları vermeli.
ve mümkünse, biraz da bana,
kendimi anlatmalı...Uğur DEMİRCAN
İnsanoğlu en çok sevdikleri yanında sapasağlam durduğunda mutlu olurdu değil mi? Onlar yanımızdaysa sağlıklıysa başka ne isterdik değil mi bu hayattan? Hani şu mutluluğu arayıp ama bulamayan bazıları hiç etrafına bakmayı akıl edebiliyorlar mıydı acaba? Aslında keşke ufacık şeylerden mutlu olmayı becerebilseydikte bu kadar mutsuz bir toplum olmasaydık.
Leyal çoğu insan gibi öyle parayla pulla mutlu olan bir kız değildi onun için mutluluk şuan evinin küçücük salonunda kahkalar atan insanların içinde olmaktı. Hani bir laf vardır ya daha Allah'ında ne istersin diye işte oda dedi daha ben Allah'ımdan ne isterim ki bütün sevdiklerim yanımda. Eğer bir şey istersem buda mutlaka onlarında hayatımdan çıkmaması olurdu.
Biraz önce gelen misafirleri kocası ile birlikte karşılayıp salona buyur etmişlerdi. O da tam misafirleri ile birlikte arkalarından gidecekken kocasının kolunu tutup koridordaki duvarla arasına almasına şaşkın gözlerle baktı.
"Ne yaptığını zannediyorsun? İyice alışkanlık haline getirdin beni tutup tutup duvara yaslamayı. Çekil bak biri gelecek rezil olacağız."
"Kime rezil olacakmışız karım değilmisin? İstediğimi yaparım onları ilgilendirmez.""Değilim karın falan değilim. Unuttuysan hatırlatayım boşandık biz. Daha doğrusu sen beni boşadın."
"Boşanmışta olsak hala benim karımsın. Ayrıca en kısa zamanda nikah içini tekrar halledeceğim.""Af buyur yok ya valla ben öyle bir karar aldığımı hatırlamıyorum. Her neyse çekil ayıp olacak içerdekilerine."
"Ayıp yatakta olur onada malum daha giremedik."
"Terbiyesiz. Bu gidişlede giremeden kuruyacaksın."
"Görecez"
"Bak gerçekten içeriye girmem lazım ne söyleyeceksen söyle gideyim."Diyen kızın o daha ne olduğunu anlamadan dudaklarına ufacık bir öpücük kondur geri çekildi.
"İşte bunu söyleyecektim. Şimdi içeriye gidebiliriz artık" diyerek salona doğru giden adamın arkasından şok olmuş vaziyette baka kaldı.Bu adam onu delirtecekti.
Genç kız kocasının arkasından salona geçmişti. Masanın yanından bir sandalye alıp oturmuştu.
"Hoşgeldiniz tekrar hepinizi çok özlemiştim iyiki geldiniz."Kemal :
"Hoşbulduk melek yengem valla bizde hem seni hemde mantılarını özlemiştik."
Samet:
"Pis boğazsın valla oğlum dünyayı yiyorsun yinede doymuyorsun?"
"Sanane abi ben yemek yemeyi seviyorum hem benim metabolizmam hızlı çabuk yakıyorum o yüzden çabuk acıkıyorum."
"Zaten buna şaşıyorum ya çöplük gibisin her yediğini öğütüyorsun."İkilinin atışmasını salondakiler gülerek izlemişlerdi. Daha sonra Leyal abi dedikleri adamlara dönüp:
"Siz tanıştınız mı? Kenan hem okuldan öğretmen arkadaşım hemde alt kat komşum."Onur:
"Tanıştık yenge" daha sonra genç adama dönüp "ayrıca tekrar çok geçmiş olsun Kenan kardeş"
"Eyvallah geldi geçti, sizlerin sayesinde Allah sizlerden razı olsun."
"Hepimizden" diyerek hep birlikte cevap vermişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUM SENİ SEÇTİ
General Fictionİyi adamlar yanlızlıktan ölüyor,İyi kadınlar ise kötü adamların balkonundan gökyüzüne bakarken...... Dostoyevski Giray karşısındaki kadınların istediği herşeyi kabul etmişti ama onunda bir şartı vardı şimdi bunu söylemeliydi ki ilerde olacakların ö...