42.Bölüm Kapanmayan İzler

6.6K 492 182
                                    

İhanet bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydir. Helede en muhtaç en ihtiyaçın olacak kişilerden geliyorsa sebep olduğu yıkım hepsinden ağır bile olabiliyordu. Giray ve Ezgi'de ihanet denilen şeyide işte en olmadık kişilerden görmüşlerdi. Bir çocuğun ailesi onun temel taşıyken onların yıkımı olmuştu.

İkiside sadece kendilerini düşünmüşler ve sanki onlar yokmuş gibi yeniden hayatlarını kurmuşlardı. Babası gidip kendinden on yaş küçük bir kadınla evlenmiş, anneside şuan karşısında pişkin pişkin gülen şerefsizle. Babasının yeni eşiyle problemleri yoktu. Zaten bir kaç sefer görüşmüşlerdi. Ondada kadın olması gerektiği gibiydi yani mesafeli. Onun için Allah var kötü bir şey diyemezdi çünkü kadın kendi halinde biriydi. Onlara asla bir zararları dokunmamıştı.

Ama koltukta oturan şerefsiz onun canını çok yakmıştı. Hala en son görüştüklerinde söylediği sözler kulaklarında çınlıyordu. O zamanlar ondört yaşında ergenliğe yeni yeni giren genç bir çocuktu.

18 Yıl Önce

Giray hiç istemesede o yaz okullar tatil olunca anneannesi ve dedesinin ısrarları sonucunda, küçük kız kardeşinide yanına alıp yazı anneleri ile birlikte geçirmek için İzmir'e gitmişlerdi.

Çünkü annesinin yeni eşi Semih denilen adam İzmir'de yaşıyordu.  Anneside onları bırakıp adamın peşine takılıp buralara kadar gelmişti. Sırf kızkardeşi anne kokosundan mahrum olmasın diye melek anneannesi bulduğu her fırsatta yolluyordu onları anneleri olacak kadının yanına.

Giray aklı iyice ermeye başladıktan sonra, onları bu evde ne annesinin, ne de Semih denilen adamın istemediğini biliyor hissediyordu. Zaten ona kalsa oda asla gelmezdi ama işte sevdiklerinin hatrına katlanıyordu. Ayrıca o gelmese kızkardeşi yalnız gelmek zorundaydı. İşte bunada Giray asla izin vermezdi. O şerefsiz herif annesi yanlarında olsun olmasın onlara olan sevgisizliğini hem hakaretleri hemde attığı dayaklarla gayette güzel anlatıyordu.

Allah'tan Giray kızkardeşinden büyüktüde ona gelecek her kötülüğün önüne geçebiliyordu. Semih denilen adama kalsa evin içinde aldıkları nefes bile ona zarardı. Giray'da o yüzden ne yapar eder gidesiye kadar mümkün olduğunca kardeşi ile birlikte görünmez olurdu. Ama kendi her ne kadar büyük olsada kız kardeşi daha çok küçüktü ve yaramazlığının en yoğun olduğu dönemindeydi.

İşte Giray'ın annesi ve o adamla olan bağının kopma noktasıda kızkardeşinin Semih denilen adamın projesinin üstüne çilekli sütünü dökmesi ile olmuştu.
Küçük kız kardeşi o zamanlar saklanmayı çok sevdiği için o gün o adamın odasına girip saklanmak istemişti.

Ama işte öleceğin  önüne geçilemeyeceği gibi olacağında önüne geçilemiyordu. Küçüğü yanlışlıkla sütü masanın üstündeki kağıtlara dökmüştü. Aslında en büyük hatalı olan kendisiydi, ne olursa olsun küçüğünü asla yanlız bırakmamalıydı. Ne vardı ki sanki havuzda yüzmek isteyecek. Nasıl bir an unutmuştu bu evde çocuk olamayacağını. Biran çocukluk hevesine yenilmiş işte o zamanda olanlar olmuştu.

Havuzdan tam çıkmış havlu ile kurulanıyordu ki, kız kardeşinin haykırışını taa bahçeden duymuştu. Giray o an nasıl havluyu elinden attı nasıl bir ok gibi yerinden fırladı kendisi bile anlamamıştı. İçeriye hızlıca girdiğinde küçüğünün sesinin o adamın çalışma odasından geldiğini anlamıştı.

Koşarak oraya giden genç çocuk içeriye girer girmez gördüğü manzara ile donup kalmıştı. Üvey babası olacak şerefsiz belinden çıkardığı kemeri kız kardeşinin ufacık bedenine acımadan vuruşuna şahit oluyordu. Giray girdiği şoktan kızkardeşinin tekrar çığlık atması ile hemen çıkmış ve adamı bütün gücüyle öyle bir ittirip uzaklaştırmıştı ki Semih bey bile o ufacık çocuktan böyle bir gücü beklememişti.

RUHUM SENİ SEÇTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin