Yarım kalmak hiç tamamlanmamak bazıların hep kaderi olmuştur. İşte Leyal'de o bazılarından sadece biriydi. Hayatı boyunca çoğu şeyden hep eksik kalmıştı. Önce küçücük bir kızken ailesiz kalmış, sonrada o daha bunun acısına bile alışamamışken, bu seferde dedesi vefat etmişti. Ama küçük kız yinede isyan etmemiş, geride kalan babaannesine tüm gücüyle sarılmıştı.
Ama hayat yine durmamış ona bir çelme daha takmıştı. Önce babaannesi hastalanmış yataklara düşmüş, sonrada sırf amcası onların üstüne kalmasın diye genç kızı okuldan alıp, küçücük omuzlarına onun bakımını yüklemişti. Fakat genç kız da birgün bile olsun şikayet etmemişti. Zaten oda babaannesini kimselere emanet edemezdi.
Yanlız o böyle düşünürken kaderi yine sahne çıkmış, bu hayattaki son ailesini de ondan almıştı. Sonra da hayatının tam ortasına aşık olduğu adamı getirip en baş köşeye yerleştirmişti. Ama işte onuda elinden almıştı ne yazık ki. Şimdi de sanki dalga geçer gibi birden getirip kapısının önüne bırakı vermişti.
Sen....
"Evet ben karıcığım kocana bir hoşgeldin bile demek yok mu?"
Genç kız kocasının sanki birşey olmamış gibi konuşması ile sinirlenmiş, eliyle kapının tuttuğu kulpunu sıkmaya başlamıştı.
"Hoşgeldin ama kocam olarak değil, vatanımızın bir askeri olarak sağsalim geldiğin için hoşgeldin. Fakat anladığım kadarıyla evleri karıştırdın galiba! Çünkü senin evin burası değil tam karşısı."
Giray karısının sözleriyle ona ne kadar sinirli olduğunu gayet iyi anlamıştı. Gerçi buna kırılmaya hakkıda yoktu. Çünkü buna o mektubu gönderdiğinde kendi sebep olmuştu. Şimdide sonuçlarına katlanmak zorundaydı.
"Çok hoşbuldum karıcığım. Ama gayette doğru eve geldiğimi düşünüyorum. Yanlışım yoksa sen burda yaşıyorsun. Eee bir kocanın yeri de karısının yanıdır."
Leyal kocasının ağzından çıkan kelimeler ile olduğu yerde donup kalmıştı. Şakamıydı bu? Tabiki şakaydı. Şimdi bir yerden kameraman çıkıp kameraya el sallayın diyecekti. Ki şayet öyle değilse bile kocası mutlaka geldiği yerde kafasına bir darbe alıp hafızasını kaybetmişti. Yoksa gittiğinin dördüncü ayında yazdığı mektubu unutmuş olmasının başka sebebi olamazdı.
"Hafızanı falan mı kaybettin yoksa şaka mı yapıyorsun? Hacet öyleyse şimdiden söylüyeyim hiç komik değilsin."
"Hayır karıcığım ne hafıza mı kaybettim nede şaka yapıyorum. Gayet ciddiyim."
Genç kadın duydukları ile koca bir kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu. Anlaşılan kocası olacak şahsiyet son üç yılda kendine yüzsüzlük gibi bir huy edinmişti. Yoksa bu söylediklerinin başka izahı olamazdı.
Leyal tam ağzını açıp cevap vereceği sırada kocası onu hafifçe geriye doğru itmiş, sonrada içeriye girip kapıyı arkasından kapatmıştı.
"Sen ne hakla benim evime girersin. Çabuk çık burdan ve mümkünse kendi evine git."
Giray gözlerini önce karısının sinirden kıpkırmızı olan suratında sonrada aldığı derin soluklarla inip kalkan göğüslerinde dolaştırmaya başlamıştı. Küçüğü son üç yılda daha bir kadınsı hatlara sahip olmuştu. En son gördüğü halinden çok farklı bir kadın duruyordu karşısında. Biraz kilo almış göğüsleri ve kalçaları daha bir dolgunlaşmış gibi duruyordu.
Buda onun aşağılarında bir hareketlenmeye sebep oluyordu. Gerçi bu onun için yeni bir şey değildi. Her zaman ikisi bir araya geldiklerinde vücutları adeta bir mıknatıs gibi birbirlerine çekiliyordu. Aynen şimdi olduğu gibi. Genç adam köşede duran karısına bir adım atarak burnunun ucuna kadar gelmiş, bu sayede de aldıkları nefeslerinin birbirlerinin yüzlerine vurmasını sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUM SENİ SEÇTİ
General Fictionİyi adamlar yanlızlıktan ölüyor,İyi kadınlar ise kötü adamların balkonundan gökyüzüne bakarken...... Dostoyevski Giray karşısındaki kadınların istediği herşeyi kabul etmişti ama onunda bir şartı vardı şimdi bunu söylemeliydi ki ilerde olacakların ö...