28.Bölüm Gitti Mi?

11.8K 595 93
                                    

Ben, hep seni ilk gördüğüm yaştayım.
Yaşım hep 18!
Gözlerim hep senle kamaşmış,
Kafamın içinde şiirlerce sevdam!
Sevdam kanatlarım,
Şiir gözlüm bana aşktan kanatlar takmış....

Ben, sonsuza denk Leylayı ilk gördüğüm yaştayım
İçimde delikanlı hevesler
İçimde sen....
Heveslerimin her dalına mavi mavi gözler
asılmış....

Ben, hep 18 yaşındayım
Ürkek, titreyen parmaklarıyla  karşımda
Bir nalbur tezgahına emanetçe tutunmuş
Leylayı ilk gördüğüm o gün zaman durmuş....

Ben, hep seni ilk gördüğüm yaştayım,
Sevdanın dilini öğrenmişim dilinden,
Leylaca hayaller kurmuş
Hayalleri bir söğüt dalına, dilek ağaçı belleyip
asmış....

Ve ben seni son gördüğüm sabahtayım
Gitmedim, gidemedim
Ruhumu Azrail kalbimden ayıramamış....
Burdayım,
Ne zaman özlersen kalbine bak....
18 yaşında kurduğum O hayal kadar yıldızım
parlakmış....

tknmz39 (bölüm sonundaki açıklamayı mutlaka okuyun lütfen)

Ölüm asla çaresi ve dönüşü olmayan tek yoldur. O yola bir kez çıkıldı mı mutlaka sonu çıkmaz sokaktır. Dünya kurulup Havva ile Adem cennetten kovulup oraya gönderildikleri ilk andan beri insanoğlunun hayatında var olan en değişmez kuraldır ölüm.

Bazılarına göre ölüm bir sonken bazılarına göre de yeniden doğuştur. Aslında ölüm yalan dünyadan ebedi hayatımıza geçişte sadece bir aracıdır. Günü geldiğinde herkes etrafından birilerini teslim eder ölüm denilen gerçeğe.

Sorsalar çoğu korkmaz ölümden aslında ilk korkmuyorum diyen korkar ölümden. Bazılarının korkusu ölmekten çok geride bıraktıkları içindir.
Leyal şuan yerde hiçbir şeyden haberi olmadan oynayan üç küçük adama hüzünle baktı. Sonrada gözü sabahtan beri hiç konuşmadan camın kenarında oturup dışarıyı seyreden küçük Ali'ye takıldı.

Üçüzler daha çok küçük oldukları için babalarının gidişlerinin henüz farkında değillerdi. Ama Ali beş yaşında olduğu için herşeyin farkındaydı. Onu en iyi Leyal anlardı. O da onun gibi küçücük yaşında babasız kalmıştı. Ama en azından anneleri hala yanındaydı.

"Aslı" daha iki gün önce tanıdığı bu kadına ilk gördüğü andan beri Leyal hayran kalmıştı. Kadın o kadar dirayetli ve güçlüydü ki dünden beri ne kadar ağlarsa ağlasın bir kez bile başını öne eğmemişti.

İki gün önce, akşama doğru kocasından aldığı telefonla, önce Kenan'ı aramış onunla gelmesi için rica etmişti. İkili daha sonra Müge'nin evine gidip ona Samet'in durumunu usulünce anlatmışlardı. Müge ilk duyduğu anda küçük bir baygınlık geçirmiş ama kısa sürede toparlanmıştı. Üçlü daha sonra Kenan'ın arabası ile birlikte birkaç saat süren yolculuktan sonra Hakkari Devlet Hastanesinin acilinden içeriye giriş yapmışlardı.

Müge içeriye girer girmez oyalanmadan danışmadan Samet'in nerde olduğunu öğrenmiş, hiç vakit kaybetmeden soluğu ameliyathanenin önünde almıştı. Kenan bir saat önce geldikleri hastanede, arkadaşının yapılan tetkiklerinden sonra ameliyata alınmasına karar verilmişti.

Oda çaresizce dua ederek beklerken koridorda kendisine doğru gelen üçlü ile azda olsa ferahlamıştı. Müge ilerde gördüğü adamla göz yaşlarını yine tutamamış koşarak boynuna sarılmıştı.

"Kenan abi Samet'im durumu nasıl?"
"Şşş ağlama güzelim, merak etme benim devrem öküz gibidir. Onu öyle kolay kolay bir şey yıkamaz."
"İyimi yani"
"İyi iyi ameliyata aldılar. Aldığı yaradan dolayı çok kan kaybetti. Birde kurşun girip çıkarken böbreğe hafif hasar vermiş. Onun için çok fazla sürmez diye tahmin ediyorum çıkar birazdan."

RUHUM SENİ SEÇTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin