Genç kadın elinde tuttuğu kitabın kapağını kapatırken en son okuduğu satırları içinden tekrarlıyordu " Eğer birini sevecek kadar yüreğin varsa, onun her hatasınıda affedecek kadar yürekli olmalısın."
Kitabı önündeki sehpanın üzerine bırakıp, sırtını geriye doğru koltuğa yaslamıştı. Gerçekten dedi içinden sevgi affetmek miydi? Ya gururu ne olacaktı peki? Tamam seviyordu hemde ne sevmek. Şuan çıksa karşısına bana canını ver dese bir saniye düşünmez verirdi. Ama kocası ondan canını istememişti ki onu ölmekten beter etmişti. Çok kırılmıştı ve kırıldığı yerden oluk oluk kanlar akıyordu. Eğer şimdiye kadar pes etmiyorsa bunun sebebi dünyalar güzeli iki evlada sahip olmasıydı.
O artık bir anneydi ve pes etme gibi bir lükse sahip değildi. Peki şimdi ne olacaktı? Kocası artık dönmüştü, eee çocuklarda bu saatten sonra onu asla bırakmazlardı. Zaten onunda onları ayırmak gibi bir düşünceside yoktu. Ama bu şekildede devam edemezlerdi ki!
Leyal daha fazla düşünmemek için oturduğu yerden ayağa kalkmış sonrada sehpanın üzerindeki boş kahve fincanını alarak mutfağa gitmişti. Gece boyunca gözüne uyku girmeyen genç kadın sabaha kadar vakit geçirmek için kitap okumuştu. Şimdide herkes uyanmadan onlar için güzel bir kahvaltı hazırlamaya karar vermişti. İlk önce çocuklarının en sevdiği pişilerden yapmak için hamur yoğurmuş, o mayalanasıya kadarda buzdolabından kahvaltılık malzemeleri salondaki yemek masasının üzerine taşımaya başlamıştı.
Aradan geçen bir saatin ardından çayıda demledikten sonra herşey eksiksiz hazırdı. Zaten birazdan da tüm ev halkı tek tek uyanmaya başlarlardı. Masaya son tabağıda yerleştirdiği sırada, salon kapısından içeriye anneannesinin tesbih çekerek girdiğini görmüştü. Demek ki yaşlı kadın çoktan uyanmış namazını bile kılmıştı.
"Günaydın güzel kızım erkencisin bu sabah?"
"Evet anneannem gece pek uyku tutmadı, bende erkenden kalkıp size kahvaltı hazırlayayım dedim."
"Ellerine sağlık kuzum döktürmüşsün yine. Ooo pişide mi yaptın Giray'ımda pek sever" dedi yaşlı kadın.Severdi tabi hemde çok severdi. Helede onun elinden olunca ayrı bir severdi genç adam. Oğullarıda babalarına çekmişti ya zaten diğer çoğu huyları gibi.
"Biliyorum ama ben çocuklar seviyor diye yapmıştım. Kaç haftadır fırsat bulupta yapamıyordum, bugün sabahtan dersim olmayınca bende bu zamanımı değerlendireyim demiştim."
"İyi yapmışsın kuzum, o zaman gitte küçük aslanları uyandır pişileri daha fazla soğutmadan yesinler."
"Tamam sultanım geçerken Ezgi'leride çağırayım onlarda kalksınlar."
"Yok kuzum sen hiç zahmet etme, uyanmış onlar odalarından sesleri geliyordu."
Leyal, yaşlı kadını başıyla onayladıktan sonra arkasını dönerek kendi odalarına doğru yürümeye başlamıştı. Ayşe hanım giden gelininin ardından iç çekerek bakmıştı. Kuzusunun gözleri yine kan çanağına dönmüştü. Kaç zamandır da zaten böyleydi. Uyumuyordu gelini çok vakittir, gözleri yıllardır rahat bir uykuya haramdı. Yaşlı kadın tesbihindeki boncuk tanelerini tekrar çekmeye başladığında, dualarıda dilinden tane tane dökülmeye başlamıştı.
"Ey yerleri ve gökleri yaratan Rabbim sen evlatlarımı koru. Artık onların yüzlerini güldür. Ben şu yalan dünyadan göçüp gitmeden onların yeniden bir aile olmalarını sağla......"
Genç kadın odalarının önüne geldiğinde kapıyı yavaşça açmış sonrada ses çıkarmadan odaya girmişti. Girer girmezde karşılaştığı manzarayla gözleri dolmuş, boğazı düğüm düğüm olmuştu. Kocası yatağın tam ortasında yatıyor, oğullarıda iki yanından ona sıkıca sarılarak uyuyorlardı. Çocuklar uykuda bile olsalar öyle sıkı sıkı tutuyorlardı ki babalarını, sanki onları tekrar bırakmasından korkar gibilerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUM SENİ SEÇTİ
General Fictionİyi adamlar yanlızlıktan ölüyor,İyi kadınlar ise kötü adamların balkonundan gökyüzüne bakarken...... Dostoyevski Giray karşısındaki kadınların istediği herşeyi kabul etmişti ama onunda bir şartı vardı şimdi bunu söylemeliydi ki ilerde olacakların ö...