Multimedia'da soldan sağa: Athena, Zeus, Hera, Hades, Poseidon, Artemis, Apollon, Persephone, Hermes, Hestia, Dionysos, Afrodit, Hephaistos, Demeter.
İnci’nin sorusunu kimse cevaplamadı. Gözümü bile kırpmadan resimlerin oluşturduğu şekle baktım.
Kelebek.
Simetrik görüntüsünü kaybetmesine neden olan rastgele bölgelerindeki benekleriyle gördüğüm en ilginç kelebek olma onurunu kazanırken, dikkatimi sonradan çeken yaralı kanadıyla uçmaktan aciz görünüyordu. Zarar görmüştü.
“Bu ne anlama geliyor?” Paulo’nun sorusunu cevaplaması için Cody’e baktım fakat o da gözlerini şekle dikmiş, sessizce bekliyordu. En az bizim kadar her şeyden habersiz gibi bir hali vardı.
“Zeus’a soralım. Ya da herhangi bir tanrıya,” Önerimi kabul etmelerini umarak, tepkilerini ölçmek adına bakışlarımı hepsinin üzerinde gezdirdim. Cody hemen itiraz etmişti.
“Hayır, söyleyemezsiniz.” Koluma yapıştı ve kan akışını durdurmak istercesine tutuşunu sıkılaştırdı.
“Kolumu bırakırsan ve mantıklı tek bir sebep sunarsan, neden olmasın?” Ona saldırmak istemezdim ama bu normallikten uzak davranışları beni ürkütüyordu. Cody kolunu çekmek bir yana dursun, rahatsız edici bir sabitlikle gözlerime bakmayı sürdürdü. O sona erdirmedikçe ben bu gözlerini birbirinden ayırmadan meydan okurcasına bakışma yarışmasını sürdürebilirdim. Eğer biraz daha bu kolumu tutma işini uzatırsa canını yakmak zorunda kalacaktım.
“Senden kolunu bırakmanı istedi,” Paulo Cody’i göğsünden ittirerek onun dikkatini dağıttı ve kolumu bırakmasına neden oldu. Siri, İnci ve beni arkasına geçirdikten sonra Cody’e doğru bir adım attı. Bizi koruma çabasını takdir ediyordum ama biz de kendimizi koruyabilirdik. Hemen Paulo’nun arkasından çıktım ve onun tam yanında durdum. Birkaç saniye içinde İnci de Paulo’nun diğer tarafına geçmişti bile.
“Sorumu tekrar ediyorum, neden tanrılara gitmemizi istemiyorsun?” Cody titrek bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Onu böyle korkutmamız ne kadar doğruydu bilemiyordum ama böyle garip davranışlar sergilemesi, ona yardım etmemizi güçleştirmekten başka bir işe yaramıyordu.
“Çünkü Hestia bana artık bunlarla uğraşmamam gerektiğini söyledi. Çizim yapmamı ya da gördüklerimi paylaşmamı istemiyor. Benim huzuru bulabilmemin tek yolu, gelecekle uğraşmayı bırakmammış.” Cody sanki Hestia’nın sözlerini beynine kazımış gibi hızlı bir şekilde sıraladı.
“O zaman sana neden böyle bir yetenek verdi?” diye sordum kaşlarımı çatarak.
“Ayrıca sen gücünü kullanmayacaksan neden buradasın?” Benim sorumu İnci’nin sorusu, İnci’nin sorusunu ise Paulo’nun sorusu izledi.
“Yine de gelecekle uğraşmaya devam ediyorsun, neden?” Hepimizin sorularının bir sebep aramaya yönelik olduğunu fark ettiğimde, bir durumun nedenini sormaktan açıklanamaz bir haz duyan Ted aklıma gelmişti.
“Bunu bırakamıyorum. Bir bağımlılık denebilir buna. Yaşanacaklar üzerinde kontrolümün olması hoşuma gidiyor. Lütfen, kimseye bundan bahsetmeyin.” Cody’nin çaresizliği ve samimiyeti yüzünden okunuyordu.
“Hestia madem gücünü kullanmanı istemiyor, seni savaşta yararlı hale getirmemiz lazım. En azından, Hestia’yı bu şekilde kandırabiliriz ve sen de geleceği izlemeye devam edersin.” Teklifime karşılık gülümsemişti. Bunu kabul ettiğine yoruyordum. Başını sallayıp onaylamasıyla tamamen emin olmuştum.
“O zaman kelebeğin ne anlama geldiğini kendimiz bulmaya çalışacağız.” dedi Paulo bakışlarını yerde serili kağıtların bir araya getirdiği kusursuz çizime yöneltirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK
FantasyMitolojide kelebek ateşi simgeler, ateşe koşan pervane böceğinin yanıp ateşle bağdaşmasıdır. Eski Yunan'da ise ruhun beden üzerindeki etkisini ve bu etkinin yarattığı büyük değişimleri simgeler. Mavi kelebek, saf ruhu simgeler. Bu, monoton hayatını...