8.Bölüm - Bukalemun

156K 5.3K 385
                                    

Adımlarımı hızla ilerleyen Hector’a uydurmaya çalışırken dayanamayıp bir soru sordum.

“Ben daha yeni e-mail attım, nasıl birileri gelmiş olabilir?” Hector cevap vermemişti.”Benden fakirleri de var demek ki.” diye sessizce mırıldandım. 

"Bu kadar süre boyunca iletişime geçtiğim tek kişi sen değildin.” Hector’ın açıklamasıyla içim rahatlamıştı. Sorularıma cevap verilmemesinden hoşlanmazdım. Arkası dönük kapıda dikilen kıza doğru birkaç adım daha attıktan sonra durdum. Ben durunca Hector hariç diğerleri de durmuştu. Kızın omzuna yavaşça dokundu. Kız önünü dönünce bir yerlere tutunma ihtiyacı hissetmiştim. İri mavi gözlere sahip, altın sarısı saçlı ve tasvir edemeyeceğim güzellikteki kıza bakakaldım. Sanki ışık saçıyor gibiydi. Onun bir Tanrıça olduğuna kalıbımı bile basabilirdim.

“Acaba niye beni evinize çağırdınız? Buraya gelirken epey tereddüde düştüm ama iş o kadar iyiydi ki, reddedemedim.” dedi kız gülümsemeye çalışarak. ‘R’ harfini söylemekte güçlük çekiyordu ve aksanlı bir İngilizcesi vardı. Hala ürkek görünüyordu ve kapıdan pek de uzaklaşmamıştı. Hector kızın sırtına elini koyduktan sonra onu salona ilerletti. Ben orada şaşkınca dikilmeye devam ederken Leonard beni kolumdan yakalayıp salona doğru sürüdü. Bu kadar kibar olması beni duygulandırmıştı. Kimse konuşmadan ben konuşmaya başladım.

“Merhaba adını bilmediğim hemcinsim. Ben Jane, kolumdan çeken Leonard ve onun yanındaki sarışın da Frederick. Ayrıca senin yanında duran da Hector. Biz sizi yalnız bırakalım da Hector sana açıklamasını yapsın. Anlattığı şeylere inanmanı tavsiye ederim yoksa etrafa yıldırım falan fırlatıyor. Sinirli bi-“ Sözümün kesilmesinin nedeni Hector’ın sertçe beni uyarmasıydı.

“Kapat çeneni.” dedi dişlerinin arasından. Kaşlarımı kaldırdım. Tek sinirlenen insan kendisi değildi. Ağzımı açamadan bir kolumdan Fred, diğerinden Leonard tuttu ve beni odadan dışarıya çıkardı.

“Sakin ol.” dedi Fred omzumu sıvazlayarak. Derince bir nefes aldım ve sakinleştiğimi hissedince Fred’e gülümsedim. 

*

“Şaka yapmıyorsunuz, değil mi?” Kız gözlerini şaşkınlıkla iri iri açmıştı. Bir Tanrıça olduğu gerçeğine bu denli kibar tepkisi beni hayrete düşürmüştü. Hector kısaca güldü ve ardından cevapladı.

“Hayır, yapmıyoruz.” Onun sözleri biter bitmez ben konuşmaya girdim.

“Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun? Ben küfür etmiştim.” Kız bana bakıp güldü.

“Sanırım bir çeşit şok yaşıyorum.” 

“Sana hak veriyorum-“ derken sözüm yine Hector tarafından kesildi.

“Tamam Jane, desteğin için teşekkürler. Şimdi izin verirsen ona açıklama yapmaya devam edeceğim.” Bana niye beni öldürmek istiyor gibi bakıyordu? Ona kötü bir şey yapmamıştım ki! Gözlüğümü düzelttikten sonra içimden sayı sayarak sakinleşmeye çalıştım. Pek başarılı olduğum söylenemezdi. Hector’ın bir şeyler söylediğini görebiliyordum ama dinlememeyi tercih ettim. Fred yine sinirli olduğumu anlamış olmalıydı ki, sessizce yanıma sokulup koluma dokundu. Ona döndüm ve gülümseyerek yanaklarını sıktım. Bu hareketime yüzünü buruşturup benden uzaklaşarak tepki vermişti. Hector’ı tekrar dinlemeye karar vermiştim. Kıza hala bir şeyler anlatıyordu. 

“Senden hemen bu anlattıklarımı kabul etmeni beklemiyorum, bu yüzden sana zaman vereceğim. İstediğin zaman buraya gelebilirsin.” Kızın omzunu sıvazladı. Bu kadar kibar olduğunu hiç tahmin edemezdim. Kız başını sallayarak onayladı. Yine dayanamamıştım.

KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin