KELEBEK

56.Bölüm - Ön Hazırlık

“Neden yaptın?” Bütün yol boyunca taşındığımdan gücüm biraz da olsa yerine gelmişti, bu sayede yere yuvarlanmadan Bertilda’nın üstüne yürüyebildim. Kimseden çıt çıkmıyordu. Bertilda aniden eteğini baldırının alt kısmı gözükecek kadar yırtıp bacağına deri, kemere benzer bir şeyle sardığı normalden biraz daha fazla büyüklükte olan yaklaşık beş altı tane tüpü ve bir şırıngayı kemerden çıkardı. Böyle gösterişli hareketler yapmasının amacı neydi ki? Bertilda rahatsız edici bakışlarını üzerimden çekip kiklopun cansız bedenine eğildi. Ne yapmaya çalıştığını anlamlandırmaya çalışarak onu dikkatle izledim. Elindeki şırıngayı kiklopun boynuna batırıp kirli-hardal rengi bir sıvıyı şırınganın içine çekerken konuştu.

“Buraya bunun için gelmiştik.” Bertilda ikinci tüpü doldururken grup arkadaşlarının şaşkın bakışlarından anlıyordum ki, hiçbirinin bu durumdan haberi yoktu. Bertilda tüpleri sıvıyla doldurdukça kiklopun rengi giderek beyazlamaya başlamıştı.

“Bırak onu,” Öncelikle uyarmayı deneyecektim. “Zaten öldürmüşsün, bari cesedine biraz saygı duy.” Bertilda dediğimi komik bulduğunu belirten sahte bir kahkaha attı. Hatta o kadar çok gülmüştü ki, yaptığı işi bırakmak zorunda kalmıştı.

“Bu değersiz bir yaratıktan başka bir şey değil. Kalkıp onu savunuyor olman çok saçma.” Pitho’nun kızı da Bertilda ile aynı fikirdeydi demek.

“Ben ona söz verdim. Ona zarar gelmeyeceğine dair ona söz verdim.” dedim dişlerimin arasından. Sinirlenmeye başladığımı hissediyordum. Beynim, vücudum çok yorgundu ama içimde yavaş yavaş oluşan gücün farkındaydım.

“Size güvenip onu burada sizinle bıraktık.” Leonard’ın da yanıma gelmesiyle en azından yalnız olmadığımı hissetmiştim.

“Evet, bize güvenip onu bizimle bırakmanız ne kadar salak olduğunuzu gösteriyor.” Ate’nin kızının yüzünde oluşan sırıtışa tiksinircesine baktım.

“Bizim size emanet ettiğimiz şeyi öldürmeniz de sizin ne kadar adi olduğunuzu gösteriyor.” dedi İnci Leonard’ın yanında yerini alırken. Bertilda bu sürede diğer tüpleri de hızla dolduruyordu.

“Kiklop özünün iyileştirici gücünü bilmediğimi ve bunu senin kullanmana izin vereceğimi sanıyorsan yanılıyorsun.” Hector Bertilda’dan gözlerini ayırmadan yanıma gelip elimi tuttu.

Kulağıma eğilip, “Tüpleri patlat.” diye fısıldadı. Mantıklı bir fikir olduğunu düşünmüş ve hemen gözlerimi kapatıp tüplerin patladığını düşünmüştüm. Yaptığımın kötü olduğunu biliyordum ama kırılan camların Bertilda’nın eline battığını düşündüm. Hemen ardından Bertilda’nın attığı acı çığlık ile sandığımdan da kısa sürede başarılı olduğumu anlamıştım. Gözlerimi açtığımda geriye patlatamadığım iki tüpün kaldığını fark ettim ama benim hiçbir şey yapmamama rağmen o iki tüp de patladı ve Bertilda’nın eli hardal rengi kiklop özüyle karışmış kendi kanına bulandı. Başımı kaldırıp Hector’a baktım. Gözlerinin Bertilda’nın eline odaklandığını fark ettiğimde son iki tüpü patlatanın o olduğunu anladım. Yani bu, Leonard ve İnci gibi bizim de Hector ile gücümüzü birleştirebileceğimiz anlamına geliyordu. Sevincim kısa sürdü çünkü eğer Hector benimle güçlerini birleştirebiliyorsa, Bertilda ile de güçlerini birleştirebilirdi ve bu fikirden hoşlanmamıştım. Bu düşüncenin üstünde daha fazla zaman harcamadan Bertilda’nın acı çığlıklar atarak elindeki cam kırıklarını çıkarışını seyrettim.

Kiklop özünün iyileştirici etkisi sayesinde elindeki kesikler çabucak kapanmıştı. Yanına koşan takım arkadaşlarının arasından ilk silkinen kişi Isaac oldu.

“Siz yaptınız değil mi?” Bakışları benim ve Hector’ın arasında gidip geliyordu. Chul-Moo’ya dönüp bilmediğim bir dilde birkaç cümle söylediğinde ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. Onları nasıl durduracağımı düşünmeye çalışırken Chul-Moo’nun bakışları Hector’a kilitlenmişti bile. Başımı kaldırıp Hector’a baktığımda yüzünü sakin tutmaya çalıştığını fark ettim. Dişlerini sıktığı çenesinin kasılmasından belliydi ve gözlerini kapattığında acısının ne kadar dayanılmaz olduğunu anladım. Chul-Moo bunu daha önce bana da yapmıştı, nasıl bir işkence olduğunu iyi biliyordum.