9.Bölüm - Morpheus

146K 4.9K 447
                                    

 Sığınabileceğimiz bir saçak altına doğru ilerledikten sonra şemsiyeyi kapattı. Islanmamak için iyice binaya yanaştım ve beklentiyle ona bakmaya başladım. Gözlüğümün camındaki yağmur damlaları görmemi zorlaştırıyor olsa da, ilk kez yüzünü inceleyebilme fırsatı bulmuştum. Sarışındı ve son zamanda tanıştığım –neredeyse- herkes gibi mavi gözlere sahipti. Bir kadınınkinden bile daha güzel olduğunu düşündüğüm büyük ve biçimli dudaklarına bir yanlış anlaşılma olmasın diye uzun süre bakamamıştım.

“Ben Isaac. Morpheus’un çocuğu.”Onu değişmeyen ifademle incelemeyi sürdürdüm.

“Mor-ne?” Tepkime güldü. Gamzeleri tekrar ortaya çıkmıştı.

“Morpheus. Tıpkı seni seçen-“Onu durdurdum.

“Beni kimin seçtiğini öğrenmek istemiyorum. Artık değil. Bu saçmalıklardan bıktım. Normal hayatıma dönmeliyim.”Yüzümdeki ıslak saçları kulağımın arkasına sıkıştırdı. Tükürüğümle boğulmaktan son anda kurtulmuştum.

“Seni kimin seçtiğini söylemedi mi?”Başımı olumsuzca salladım. Sorusuna cevap vermemeyi tercih ettim.

“Benim artık gitmem gerek.”Evime nasıl gideceğimi bilmesem de daha fazla dahil olmadan bu olaylardan uzaklaşmak istiyordum. Ona bir şey demesi için fırsat tanımadan arkamı döndüm ve derin bir nefes alıp yağmura çıkmaya hazırlandım. Kolumdan yakalayıp beni geriye çekti. Şansıma Hector’ın aşırı güç kullandığı yeri seçmişti. Acıyla inledim. Elini hemen üzerimden çekti ve bir kağıdı avucuma tutuşturdu. Üzerinde ne yazdığına bakmak için kağıdı yüzüme yaklaştırdım. Yağmur yüzünden gözlüğümde bir sürü su damlası vardı ve cisimler pek de net görünmüyorlardı. Gözlüğümü çıkarıp nemli tişörtüme sildim. Gözlüğümü geri takıp kafamı kaldırdığımda karşımda Leonard’ı görmemle gözlüklerimi çıkarıp tekrar taktım.

“Seni rahatsız mı ediyor?”dedi Isaac’e ters ters bakarak. Başımı olumsuzca salladım. Isaac şemsiyesini açıp saçaktan dışarıya bir adım attı.

“Ceketin?” diye seslendim arkasından.

“Sende kalsın.”dedi gülümseyerek ve uzaklaştı. Birkaç saniye sessizlikten sonra tekrar Leonard konuştu.

“Kimdi o?”Hesap sorması gereken bendim.

“Sen burada ne yapıyorsun? Önce ona cevap ver.”Sarı kağıdı kotumun cebine sıkıştırdım. Umarım ıslandığı için üzerindeki yazı silinmezdi.

Suçlu suçlu dışarıya doğru bakındı.”Seni takip ettim. Daha sonra o adamın da seni takip ettiğini fark ettim. Yanına geldiğinde onunla konuşunca arkadaşın falan sandım. Seni rahatsız etmiyor muydu yani?”Konuşurken hiç yüzüme bakmamıştı.

“Yeni tanıştım. En azından bu soğukta üstümdeki tişörtle donarak ölmemem için bana ceket ve yağmurdan ıslanmamam için de şemsiye olanakları sağlamıştı. Şimdi o da yok! Evden çıkarken ne telefonumu ne de cüzdanımı almışım. Yani param yok ve eve gidemiyorum. Sokakta kaldım. Bugün gerçekten güzel bir gün.”Ceketin kolları o kadar uzundu ki en azından ellerimin ısınmasını sağlıyordu.

“Seni eve bırakabilirim. Görüyor musun? İyi ki seni takip etmişim. Yoksa ne yapardın? Yürü hadi.”Ona sadece gülmekle yetindim.

*

Duraklardan eve gelene kadar hapşırık krizim durmamıştı. Üstümdeki ceket artık beni ısıtmaya yetmiyordu. Benden metrelerce uzakta duran Leonard’a elimle gelmesini işaret ettim.

“Yağmur dinene kadar evde bekle.” Reddetse de ona aldırmadım. İçim titrerken evin kırmızı kapısını iki kez çaldım. Bu bizim şifremizdi. Emily gelenin ben olduğunu anlamış olmalıydı. Kapı ardına kadar açıldı ve Emily boynuma atladı. Sendelemiştim. Hemen geri çekildi ve yüzünü buruşturdu. 

KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin