22.Bölüm - Soğuk Duş Etkisi

120K 4.5K 260
                                    

Koşarak kapıdan çıktım ve dışarıda dikilen Leonard’ın yanından geçip arabaya doğru ilerledim. Bir yandan da ceketimin fermuarını indirdim. Nefes alamıyor gibi hissediyordum. Endişeyle arabanın etrafında volta atan Paulo beni fark ettiğinde duraksadı. Gittikçe yavaşlayan hızımla yanına vardım. Kötü bir şeyler olduğunu anlamış gibi hiç sesini çıkarmıyordu. Hiçbir açıklama yapmadan boynuna sarıldım. Zaman kaybetmeden kollarını etrafıma sardı. Sessiz kalmaya devam ediyordu. Kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. Yüzümü Paulo’nun omzuna gömdüm. Diğerlerinin yanında ağlamayacaktım.

“Hemen gidelim, lütfen.” Sesim boğuk çıkmıştı. Paulo yavaş hareketlerle benden ayrıldı. Koluna girdim ve beni hızla caddede ilerletmeye başladı.

“Biraz yürümek ister misin?” Başımı salladım. Kendimi tutmamın anlamı yoktu. Paulo’nun yanında ağlayabilirdim. Gözyaşlarımı serbest bıraktım. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken içimdeki üzgünlük gittikçe azalıyor ve yerini öfkeye bırakıyordu. Öfkem Isaac veya Bertilda’ya değildi, tabi ki onlara da sinirliydim ama en çok kendime kızıyordum. Nasıl bu kadar kolay kandırılabilmiştim? Nasıl bu kadar zayıf olabilmiştim? Cebimde titreyen telefonumu kimin aradığına önem vermeden kapattım. Birkaç dakika sonra Paulo durdu ve telefonunu çıkardı. Sessize alıp cebine koyacakken onu durdurdum.

“Aç. Merak eder. Yürüyüş yapıyoruz. Yağmurda ıslanmak istemiyorum.” Sözlerim bitince Paulo telefonu kulağına götürdü.

“Benimle birlikte. İyi olduğunda geri döneceğiz. Hayır Hector, şuan iyi değil. Kızı nasıl zorla getireyim? Telefonu kapatıyorum. Gelince konuşuruz.” Konuşması sonlandığında ilerlemeye devam ettik.

*

Derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. Paulo’ya her şeyi anlatmış ve içimdeki tüm hüznü atmak amacıyla dilediğimce ağlamıştım. İyi hissettiğimi söyleyemezdim, daha iyi hissettiğim zamanlar olmuştu. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Zaten Hector’ın diğerlerine açıklama yaptığını tahmin etmek zor değildi. İnci kapıyı açtı ve hiçbir şey demeden kenarı çekildi. Neden bana sanki acıyormuş gibi bakıyordu ki? Salaklığım acınası seviyede miydi? Eve girdiğim anda, sinirimin pek de geçmediğini anlamıştım. Salona doğru ilerledim. Paulo beni durdurmak amacıyla kolumdan çekince ona en sert bakışlarımdan birini attım. Böylece beni rahat bırakması gerektiğini kavrayabildi. Kapıdan girince odada olan hepsinin başı bana doğru çevrildi. Gelenin ben olduğumu anladıklarında hepsi bakışlarını başka yerlere yönelttiler. Neden yüzüme bakmaya çekiniyorlardı?  Alnımda yazan ‘BEYİNSİZ’ yazısını görmekten mi rahatsız olmuşlardı?

“Sanıyorum her şeyi anlattın?” Kapının ağzında durmaktan vazgeçip Olenka’nın yanında oturan Hector’a doğru bir adım attım.

“Anlatmasına gerek yoktu.” Hector’ın konuşmasını beklerken Leonard’ın sesini duyunca ona döndüm.

“Doğru, bir salak olduğumu ilk anlayan sendin. Tebrikler.” Leonard gözlerini devirip kafasını çevirdi. Cevap vermeye tenezzül bile etmiyordu yani. Hector adımı seslenince ona durmasını işaret ettim.

“Neden bunu yap-“ Hector’ın sözünü kestim.

“Isaac’in bana yaptığının aynısını Bertilda’ya yaptığını biliyorum. Birinin hisleriyle neden oynarsın ki? Bunu Isaac’e sormama gerek yok değil mi? Nasıl olsa senin de ondan farkın yok. Şimdi sanki ondan farklıymışsın gibi nutuk atmaya kalkma.” İçimde biriktirdiğim tüm sözleri kustuktan sonra salonu terk ettim. İlerlerken Hector’ın adımı birkaç kez sinirle seslenmesine aldırmamıştım. Kapının biraz ilerisinde duran Paulo sanki hiçbir şeyi duymamış gibi odama gidene kadar bana eşlik etti. Odaya girdiğimde Dianna’yı sükunetle yatağında oturuyor halde buldum. Tek bir kelime etmeden ceketimi çıkardım ve yatağıma oturdum. Konuşacak havamda olduğumu söyleyemezdim. Başım haddinden fazla ağrıyordu. Yastığıma başımı koydum ve gözlerimi kapattım. Dianna beklediğim gibi dayanamayıp seslenmişti.

KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin