*KOZA*

17.9K 507 384
                                    


Herkese merhaba! 💕 Kısa bir süre içinde yazımını tamamlayıp yayınevine teslim edeceğimiz üçüncü kitap için heyecanlı mısınız? Biz kitabı okumanız için sabırsızlanıyoruz! ^^

💫 Üçüncü kitap büyük bir ihtimalle, serinin diğer kitapları gibi sonbahar aylarında çıkacak. ♥

💫Şimdi sizlerle üçüncü kitabın farklı kısımlarından alınmış kesitler paylaşacağız, eğer spoiler yemek istemiyorsanız burayı atlamanızı öneririz. ^^

BİRİNCİ KESİT 


Henry'ye sonra görüşürüz bile diyemeden elimi tutup beni salonun çıkışına yönlendiren Hector'a ayağımdaki topuklularla eşlik etmekte zorlanıyordum. Sessiz kalıp sorun çıkarmamaya çalışsam da bu agresif tavırlarının sinir bozucu olduğunu söylemeliydim. Neyi vardı? Evet, dün gece küçük sayılamayacak bir tartışma yaşamıştık. Benimle görüşmek zorunda kalmaması için bütün akşamı kardeşinin yanında geçirip onun kararına saygı da duymuştum, sorunun tam olarak nerede olduğunu anlayamıyordum. Merdivenin başına geldiğimizde etraftaki insanların duymamasına özen göstererek kısık bir tonda tuttuğum sesimle konuştum.

"Nereye götürüyorsun beni?" Kolundan çekiştirdiğimde merdiveni çıkamadan basamağın önünde durmak zorunda kalmıştı.

"Konuşacağız." Yarını bekleyemez miydi? "Biraz daha sabret, misafirler gittikten sonra konuşuruz işte." Onu pes ettirip konuşmaya ikna etmiştim yani, bu da bir gelişmeydi.

"Hayır, bu zaten sabretmiş halimdi. Hadi, gidelim." Yeniden merdivene yöneldiğinde tekrar kolundan çekiştirip onu durdurdum. Konuşmasında bir gariplik sezmiştim.

"Ayağımda topuklularla, sırf seninle bir kez daha kavga etmek için bu merdiveni çıkmayacağım." Fısıltıyla konuşuyor olsam da ne kadar kararlı olduğumu sesime yansıtmayı başarmıştım. Zira topuklularla merdiven inip çıkmak benim için zorlu bir eylemdi.

"Merdiveni çıkmak istemiyor musun?" diye sordu tırmanmış olduğu basamaktan inip. Başımı olumlu bir şekilde salladım. Onda sezdiğim gariplik hissi her cümlesinde daha da artıyordu.

Aniden eğilmiş ve beni itiraz bile edemeyeceğim bir hızla kucağına alıp merdivenin basamaklarını çıkmaya başlamıştı. Sarsak adımlarına güvenemediğim için, düşmemek adına kollarımı boynuna sarıp kendimi sağlama almaya çalıştım. Burada bağırsam da, tepinsem de beni indirmeyeceğini az çok tahmin ediyordum. Boynuna kollarımı sardığımdan beri hareket etmediğini fark edince bakışlarımı basamaklardan alıp ona çevirdim. Bir aptal gibi gülümsüyordu. Yüzümü ona döndüğüm anda aldığım koku, ondaki garipliğin sebebini anlamamı sağladı. Kendimi tutamayıp burnumu kırıştırmıştım.

"Kaç kadeh içtin?" Yönelttiğim soruyu işittiğinde kendine gelmiş ve son basamakları da tırmanıp merdiveni çıkmıştı.

"Yalnızca ağzımı tutamayıp bilinçli hareket edebilecek kadar." Şimdi anlamıştım, deminden beri bu yüzden cümle kurarken dili zorlukla dönüyordu.

"İndirebilirsin beni artık, merdiveni çıktık." Ona yaptığım hatırlatmanın üzerine güldü. "İstemiyorum." Tek cümlelik cevabının yeterli olduğunu düşünüp başka bir şey söylemeden odasına yürümeye devam etmişti.

"Ortadan kaybolmamız iyi değil, Hector. Merak edecekler." Kıpırdadıkça kollarından kaydığımı fark edince durup kollarını sıkılaştırdı.

"İnci biliyor, bana bu kadar içirmemesini söylesem dedinlemedi beni." Yani İnci'nin eseriydibu. Niye şaşırıyordum ki?    

İKİNCİ KESİT ⚡ (Momentum'u okuyanlar burada mı?☝)


"Dike, Astraea." Hector tanrıçaların adı olduğunu tahmin ettiğim sırtları dönük iki kişiye seslendiğinde, bir kutunun tepesinde oturan tanrıçalar hemen kutudan inmiş ve yanımıza hızlı adımlarla yaklaşmışlardı. Onların bize geldiğini görünce durup diğerlerinin de durmasını sağladım. Daha uzun boylu olan cılız, açık kahverengi saçlı tanrıça Hector'ın yanına geldiğinde boynuna sarıldı. Kaşlarımı kaldırarak Hector'a bakmam, tamamen içgüdüseldi.

Tanrıça Hector'a sıkıca sarıldıktan sonra ondan ayrılmış ve yanındaki diğer tanrıçanın onaylamayan bakışlarla onu süzdüğünü fark etmişti.

"İnsanlar birbirlerini uzun süre boyunca görmeyip yeniden görüştüklerinde böyle yapmıyorlar mıydı? Ben mi yanlış hatırlıyorum?" Yanındaki tanrıça iç çekip Hector'ın elini sıktı.

"Seni yeniden görmek güzel, Hector." Yeşil, iri gözleri gülümseyişiyle birlikte parlamıştı. "Ben Astraea, sizler de Olimposluların çocukları olmalısınız."

💫 Ve son olarak bir küçük kesit daha:


+"Jane, bunu söyleyebileceğim en kibar şekilde söyleyeceğim. Seni severim, biliyorsun." İnci derin bir nefes aldı ve yeniden dizlerinin üzerine çıktı. "Jane sen aptal mısın?" diye bağırdığında elimi ağzına kapatmıştım.

💫Koza ile ilgili teorilerinizi yorumlara bekliyoruz; kitabın yazım süreci hafiflediğinde sizlerin yorumlarını elimizden geldiğince okuyacak, cevaplayacak ve sosyal medya hesaplarımızdan paylaşacağız! ♥ (Kullanıcı adlarımızı duyurunun sonuna ekleyeceğiz. ♥)

💫 Bir soru daha: Sizce Koza'nın kapağı nasıl olmalı? ♥

  💫 Sosyal medya hesaplarımız: 

Instagram: gizemgunyer // iremgunyer // kelebekserisi

*Tekrar görüşene dek, kendinize çooook iyi bakın! ♥


*Tekrar görüşene dek, kendinize çooook iyi bakın! ♥

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin