Kesit - 2

40.4K 1.4K 333
                                    

Merhaba! Yeni kesitleri beğenmenizi umuyor, bir sonraki kesitler için önerilerinizi bekliyoruz. :)

+Bizi bu hesaplardan takip edebilirsiniz:

Instagram - @gizemgunyer / @iremgunyer

Twitter - @GizzGunyer / @iremgunyer

+Kelebek'in yeni açılan Tumblr hesabına da ' kelebekkitap.tumblr.com ' adresinden ulaşabilirsiniz.

+Kitabın basım tarihi (Eylül ayı içerisinde olacağı bilgisi hariç) henüz belli olmadı, bu konu hakkında yeni bir bilgimiz olduğunda burada paylaşacağız. :)

İyi okumalar!


ISAAC – (Isaac götürülmeden önce Jane ile evde yalnız kaldıkları zamandan)

"Daha sonra da Emily ile kendi evimizi almayı başardık işte." Jane omuz silktikten sonra önünde duran bardaktaki sudan bir yudum aldı. Hareketlerini dikkatle izliyordum. Bertilda onu bana tanıtırken Jane'in kötü, nankör biri olduğunu söylemişti ve eğer geçmişiyle ilgili anlattığı küçük şeyler gerçekse, onun kötülükle alakası bile yoktu. Onunla ilk tanıştığımızdan beri bana masum olduğu izlenimini veriyordu, gerçek kişiliğini saflık maskesinin altına mı saklamıştı?

"Niye bana öyle bakıyorsun?" diye sordu çatalıyla önündeki yemeği rahatsızca dürterken. Bana iyi bir fırsat vermişti.

"Kafamı karıştırıyorsun," dedim iç çektikten sonra. Şaşırtıcı bir şekilde dürüsttüm. "Senin kadar güçlü ve güzel bir kadının benimle zaman geçirmesi, bana ne kadar şanslı olduğumu hatırlatıyor." Kadınların iltifattan hoşlandığına inanırdım, o nedenle yeterince romantik bulduğum ilk cümleyi sarf edip Jane'in tepkisini bekledim. Bakışlarını tabağına indirdi. Ona iltifat ettiğimde utanmaktan çok, bundan hoşlanmıyor gibi bir tavır takınıyordu. Bunu ilk gözlemlediğimde olduğu gibi, yine ilginç bulmuştum. Bu hareketi de masumiyeti gibi rol olabilirdi, emin değildim. Çatalını bırakıp masanın kenarında duran telefonuna baktı.

"Diğerlerini merak ettim. İzninle," Tabağını öne itip sandalyesinden kalktı. "Hector'ı arayacağım." Hector'ın adını duymak zaten sahte olan anlayışlı tavrımın silinmesine neden oluyordu.

"Onların eğlencesini bölmemelisin," diyebildim o an yüzüme oturtabildiğim en kibar gülümsemeyle. "Haklısın," dedikten sonra sandalyesine geri oturdu. Burada, benimle olmaktan sıkılmış mıydı? Yoksa hala ona iltifat ettiğim için konuyu mu değiştirmeye çalışıyordu? Jane'in benden ve benimle olmaktan sıkılmamasını sağlamak zorundaydım. Fakat bu iş benim için gittikçe daha yorucu bir hal alıyordu. Yüzüme yansıtmamaya çalıştığım memnuniyetsizliğimle sofrayı toplamayı önerdim. O telefonunu bırakırken, benim telefonum gelen bir mesajla titredi.

"Kızı evin dışına çıkar, yoldayız." Bertilda'nın mesajını okuduğum gibi sildikten sonra tabakları toplamaya başlamış olan Jane'e döndüm.

"İşimiz bittikten sonra bahçeye çıkalım." Sesimi olabildiğince bu normal bir öneriymiş gibi tutmaya çalıştım. Bertilda'ya kızla evde yalnız olduğumuzu bildirdiğimde bu planı kurmuştu. Chul-Moo ile gelecekler ve beni 'kaçıracaklardı'.

Jane teklifime verdiği olumlu yanıttan sonra sofrayı toplamaya devam etti. Buradan bir süreliğine de olsa ayrılıyor olacağıma seviniyordum. Rol yapmaktan yorulmuştum. Jane bulaşıkları yıkamakta ısrar edince ona karşı çıkmadım ve yeniden sandalyeme oturdum. O hızlıca mutfağı toparlarken bakışlarımı bir saniye bile üzerinden çekmemiştim. Bu kadar çabama rağmen beni hala arkadaşı olarak gördüğüne emindim, kaçırılmamın ardından beni bulduğunda hislerinin değişeceğini umuyordum. Bertilda fazla zaman harcıyor olduğum, bu kadar sürede bir kızı kendime aşık etmeyi beceremediğim hakkında iğneleme yapmaya başlamıştı bile. Masanın üzerinde titreyen telefon düşüncelerimden ayrılmamı sağladı. Öne eğilip Jane'in telefonunun ekranında arayan kişinin ismini gördüğümde gözlerimi devirdim. Bertilda bu işe girmeden önce bununla da uğraşmak zorunda kalacağımı anlatmamıştı.

KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin