İki dakika içinde markette bombayı bulmam mümkün değildi. Kadını sorgulayabilirdim ama bakışlarımın odağında olan açık kahverengi irislerinin zaferle canlandığını görebiliyordum. Görevine ihanet etmeyecekti, çoktan başarılı olduğuna inanıyordu.
"Emmanuel, git ve Yakubu'yu bul. İkiniz de buradan çıkın." Emmanuel'in tereddüdünü fark ettiğimde boş olan elimle omzunu sıktım ve ona doğru eğildim. Gözleri yaşlarla parlıyordu.
"Zaman yok, çabuk olmalısın. Sen elinden geleni yaptın. Tamam mı?" Emmanuel girdiği şoku hala atlatamamış olsa da hafifçe başını salladı. Ben onun havalandırma boşluğuna ilerleyeceğini düşünürken odanın solundaki kapıdan dışarı çıktı. Düzensiz adım seslerinden koştuğunu anlayabiliyordum. İki dakikadan geriye ne kadar kaldı bilmediğim için, elimi çabuk tutmak zorundaydım.
"Bomba nerede? Bu sana sunduğum son şans," Namluyu kadının alnına yönlendirdikten sonra boştaki elimle tabancayı tutan elimi destekledim. Kadın sırıttı.
"Cehennemde görüşürüz." Sözü bittikten sonra gözlerini kapattı. İkimizin de gideceği yerin bir çeşit cehennem olacağı konusunda ona katılıyordum.
"Eh, benim için biraz beklemen gerekecek." Gözümü bile kırpmadan tetiği çektim. Yüzüne bakmamaya özen göstererek bileğindeki saati alıp cebime attım, buna ihtiyacım olacaktı. Kadının son nefesini beklemeden Emmanuel'in kullandığı kapıdan çıktım. Burası bir depoydu. Birkaç üniformalı gencin yerde bilinçsizce yatmasının sebebinin az önce öldürdüğüm kadın olduğuna emindim. Kendi oluşturdukları kan gölünde hareketsiz uzanıyorlardı. Onları kurtarmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu, ölmüşlerdi. Gençlerin uzandığı yerin karşısında marketin muhtemelen normal bir zamanda mal giriş çıkışı yaptığı açık bölme vardı. Daha fazla zaman kaybetmeden sağ taraftaki giriş kapısına koştum. Burası markete bağlanıyor olmalıydı. Bir yandan içerideki insanları kurtarmanın bir yolu olup olmadığını düşünmeye çalışıyordum. Hepsini kurtarmamız olası değildi. Tek elimle ağır kapıyı ittim. Tabancamı saklamadığımı sonradan fark etmiştim, elimi gizleyip markette Leonard'ı aramaya koyuldum. İki dakikanın bitmesine ne kadar kalmıştı? Kadının saatini cebimden çıkardım. Son dakikaya girmiştik. Buradan Leonard ile ikimizin canlı çıkacağı bile meçhuldü. Onu bulduğum anda dışarı çıkaracaktım, bu kadar kısa sürede ne bombayı bulabilirdik ne de insanları nedensizce dışarı çıkarabilirdik. Leonard'ı ortalıkta göremiyordum. Önüme bakmadığım için çarptığım küçük çocuktan özür dileyecekken çocuk elimdeki tabancayı gördü ve yanımdan koşarak kaçtı. Elimi yeniden arkama gizleyip gözlerimle marketi taradım.
Tam umutsuzluğa kapılmışken gözüm duvardaki yangın alarmına takıldı. Hayatım boyunca yapmak istediğim şeyi gerçekleştirmemem için hiçbir sebebim yoktu. Tabancanın kabzasıyla alarmın önce camını kırdım, ardından da tuşa bastım. Yangın alarmını duyan kalabalık hep birlikte kapılara üşüştü. Saate tekrar baktım. 30 saniye kalmıştı. Hepsinin buradan çıkmasına imkan yoktu. Kolumu saran bir el hissettiğimde silkinip sol tarafıma baktım. Ben onu bulamadan Leonard beni bulmuştu. Onu gördüğümde bu kadar sevineceğimi hiç tahmin etmezdim. Herkesin çığlıklar eşliğinde çıkmak için yüklendiği kapıyı kullanmamız mümkün değildi. Leonard'ın elini tutup onu kendimle birlikte az önce çıktığım depoya benzer yere yönlendirdim. Bana bir şeyler söylüyor olduğunun farkındaydım ama o kadar gürültü vardı ki, ne söylediğini anlayamıyordum. Önemsemeden depoya girdim ve onu deyim yerindeyse sürükleyerek dışarı çıkardım. Tabancamı güvenli hale getirip kemerime yerleştirdikten sonra saate baktım. On saniyemiz vardı. Muhtemelen henüz daha bombanın etki alanından bile çıkamamıştık.
"Koş!" Leonard'ı uyardıktan sonra, tenha görünen yollarda koşmaya başladım. Leonard zorluk çıkarmamış ve beni takip etmişti. Nereye gittiğimi bilmeden koşmaya devam ettim. Ayak tabanlarım acıyor, bacak kaslarım sızlıyordu. Aldığım nefes ciğerlerimi yakıyordu, umursamadım ve koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK
FantasyMitolojide kelebek ateşi simgeler, ateşe koşan pervane böceğinin yanıp ateşle bağdaşmasıdır. Eski Yunan'da ise ruhun beden üzerindeki etkisini ve bu etkinin yarattığı büyük değişimleri simgeler. Mavi kelebek, saf ruhu simgeler. Bu, monoton hayatını...