61.Bölüm - Ara Ürün

99.7K 3.7K 434
                                    

“Eğer bu yaratıkların tarafındaysan söyle ki senden de kaçmamız gerektiğini anlayalım.” Bana sorarsanız teklifim makuldü. Hades bizi gördüğünden beri yüzünde olan şaşkın ifadesi değişmeden iki saniye daha öylece bakmayı sürdürdü.

“Sizin burada ne işiniz var?” Kaşları çatılır ve yüzü benim daha önce gördüğüm ciddi ifadesine bürünürken onun normale dönüyor olmasına sevindim.

“Tenebris bizi ve üç arkadaşımızı kaçırdı. Onun elinden kurtulmayı başardık ama arkadaşlarımızı hala bir kafeste tutuyor.” diye bir çırpıda açıkladım. Hades düşünceli bir ifadeyle yanımızdan geçti ve hiçbir şey söylemeden bizim geldiğimiz yöne doğru ilerledi. Arkasından gidip gitmemek arasında kararsız kalmıştım. Tereddütsüzce Hades’i takip eden Isaac’e uydum ve ikisine de yetişmek için hızlı adımlarla arkalarından ilerledim.

“Bizi oraya geri tıkmaya götürmüyorsundur umarım,” Hades’e olan bu sonsuz güvenim muhtemelen onu gözyaşları içinde bırakacaktı. Hades sessiz kalınca devam ettim.

“Sen de bizi kaçırmıyorsun değil mi?” Onun Persephone’u, yani karısını bile kaçırdığını düşünürsek, sorum saçmaydı.

“Hepimizin kendince hobileri var.” dedi Hades bir odaya girerken. Yüzünde hiçbir mimik olmadığından dolayı şaka yapıp yapmadığını anlamak zordu. Yine de bunun şaka olduğuna inanmak istiyordum. Odaya girer girmez hiç zaman kaybetmeden işe koyulan Hades’in elinin tek bir hareketiyle parmaklıklar yere inmişti. Isaac’in yanından ayrılıp Fred ve Adriana’nın tutulduğu kafese ilerledim. Fred başını tereddütle ileri uzattı fakat beni gördüğünde yüzündeki ifadenin sakinleştiğini fark etmiştim. Hızla yanıma ilerledi ve boynuma sarıldı. Muhtemelen Tenebris’in beni öldürdüğünü düşünmüşlerdi. Boynumdaki sızı katlanamadığım bir seviyeye eriştiğinde istemeden de olsa Fred’in kollarından ayrılmak zorunda kaldım. Yüzümdeki acı dolu ifadeyi toparlayamadığımdan ötürü, Fred bir sorun olduğunu anlamıştı. Hiçbir şey söylemeden boynumdaki saçları tek tarafa toplayıp damga izine baktı. Soğuk hava boynuma değdiğinde ürpermiştim ve yara izim sızlamıştı.

“Güzel bir şekil mi bari?” Her ne kadar sesimde alaycılık olsa da, bunu dışarıdan göründüğü kadar eğlenceli bulduğum söylenemezdi. Fred’in damgayı incelerken Almanca olduğunu tahmin ettiğim bir küfür fısıldadığını işittim.

“Jane, iyi olduğundan emin misin?” Adriana da endişeli gözlerle boynumdaki izi incelemeye koyuldu. Yapacak bir şey yoktu. Bakarak iyileştiremeyeceklerine göre bir an önce buradan gitsek iyi olurdu. Onlar benimle ilgilenirken böyle davranmamın kabaca olduğunu bilsem de Hades’e döndüm.

“Bizi buradan çıkarır mısın?” Hades belli belirsiz bir baş sallama hareketiyle onayladı. Odanın çıkışına yönelince arkasından takip ettim. Az önce geçtiğimiz koridorlardan yeniden geçiyorduk. Fakat Isaac ve ben yarı yolda Hades ile karşılaştığımız için bu kadar ilerleyememiştik. Fred de Adriana da yanımda sakince yürüyor ve seslerini çıkarmıyorlardı. Bu suskunluklarının nedeninin ne olduğunu çözememiştim. Alt tarafı boynumda ömrüm boyunca izi kalacak bir damga vardı. Acısı da ilk anki kadar fazla değildi zaten. Refleks olarak damga izini saçımla kapattım.

“Evdekiler, acaba bizi arıyorlar mıdır?” Bunun cevabını hepimiz biliyorduk fakat bir konu açmak adına bu soruyu sormuştum.

Fred başını salladı, “Muhtemelen.” dedi kısaca. Neşelerini kaybetme nedenlerini anlayamıyordum, eve dönüyorduk.

“Sizin neyiniz var?” Adriana sorumun üstüne derin bir nefes aldı. Konuşmayı onun üstleneceği belliydi.

“Fred’i bilmiyorum ama ben sadece yoruldum. Eve gidip yatmak ve günlerce yatağımda kalmak istiyorum.” Hepimiz artık bitkin düşmüştük. Uzun süredir sürekli seyahat halindeydik, yaratıkları ikna etmeye çalışıyorduk ve her seferinde ölüm tehlikesi yaşıyorduk. Bir düşününce bunlar konuşmamak için gayet yeterli sebeplerdi. Hades kilitli bir kapının önüne gelince durdu ve kapıya dokunmadan kapının ardına kadar açılmasını sağladı. Bu hareketler ben yaparken nasıl görünüyordu bilmiyordum ama Hades yaptığında epey havalıydı. Onun arkasından biz de kapıdan içeriye girdiğimizde, kapı büyük gıcırtılar çıkararak kapandı. Hades el frenine benzer bir çubuğu çekti ve asansör yukarı doğru hareket etmeye başladı. Asansörün her harekette ağlar gibi sesler çıkarması korkutucu ve yadsınamaz bir detaydı.

KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin