Bir günün daha sonuna gelinmişti.Ay parlıyordu olabildiğince gücüyle..Bu neyin çabasıydı? Neden bu kadar çabalıyordu parlayabilmek için? Herkes kendini umutsuzluğun kucağına bırakmışken ,niye akıntının tersine yüzüyordu Ay ? Belki de haklıydı! Herkes ona 'UMUT' gözüyle bakarken,onunda insanlara umut vermesi gerekmez miydi zaten? Peki neden herşey böyle kalıplaşmıştı ?Ay'a umut gözüyle bakılırken, sonbaharın suçu neydi? Niye herkes ona hüzünlü şarkılar yazıyordu ki?Oda ay kadar mutlu olmayı hak etmiyormuydu? Sarı turuncu yaprakları dökülürken sonbaharın,bir günün daha sonuna gelinmişti işte...
Uzaktan gelen seslerle sıyrılmıştı düşüncelerinden..Yere bastıkça binbir parçaya bölünen sarı yaprakların çıtırtılarıydı duyulan sesler..Ve bir gölge göründü birazdan.. Yaklaştıkça netleşen yüzünde hüznün belirtileri vardı. Gördüğü siület bir kız çocuğuna aitti.Evet,evet! Yanlış görmemişti,minik kız ağlıyordu! Neden ağladığını merak etti önce.Sonra dahada önemli bir soru takıldı beynine..Bu yaştaki bir kız çocuğunun bu saatte dışarda tek başına ne işi vardı? Üstelik kız ağlıyordu! Birşey olduğu, hatta kötü birşey olduğu aşikardı.Ne yapmalıydı şimdi? Nasıl avutacaktı bu minik kızı? Yapamazdı ki ! Kendisinin bile sorunlarını çözemeyen biri için, başkalarının dertlerine deva olmak nasıl mümkün olabilirdi ki?
Böyle düşünüyordu yaşlı adam.. Kaldı ki küçük kıza sorununun ne olduğunu sorsa bile çözebileceğine dair hiç ümidi yoktu..!
Yaşlı adam bu düşüncelere dalmışken tekrar geldi ezilen kuru yaprakların sesleri.. Kafasını sesin geldiği yöne doğru çevirdi. Yürüdü,yürüdü ve sonunda bir ağacın altına oturdu küçük kız! Elindeki ayıcığı sıkı sıkıya tutuyordu, onunda gitmesinden korkuyormuş gibi.. Önce Ay' a baktı. Sonra düşen yapraklara..Ve bir yaprak seçti kendine. Aldı ve inceledi..
Demek ki herkes için ' HÜZÜN ' demek degildi sonbahar! Bu küçük kızın 'UMUDU' olmuştu..