Otuz yedinci bölüm: Nişan alışverişi (part 3)

6 1 0
                                    

Gelinlikçi de işimiz bitmişti sonunda. Ordan çıkıp arabaya varmıştık bile. Sandığımdan daha uzun sürmüştü işimiz. Arabada bekliyorlardı bizi. Zaten biraz sıkış tepiş oturmuşlardı. Bide bizim için bekleyerek bunalmışlardı kesin. Çok mahcup hissediyordum onlara karşı. Sina kapımı açınca ilk şoku atlatıp oturdum ön koltuğa. Çaktırmamaya çalışsam da eminim utandığımı anlamışlardı. Zaten onlar varken öne oturmaktan çekiniyordum. Bide üstüne onların yanında Sina beyin romantiklikleri beni hepten utandırıyordu.
- Son bir kez denemek istediler üzerime olmuşmu diye. O yüzden biraz geciktik kusura bakmayın.
- Önemli değil kızım, sıkıntı yok.
- Yaa anne sen dedin diye oturdum ama rahat edemiyorum böyle. Lütfen yer değiştirelim. Sıkıştınız orda zaten.
- Yok kızım,otur sen.
- Hüda anne lütfen .
- Kızım iyiyim ben. Hem zaten bu güne kadar hep ben oturdum. Sina da beni alıştırdı zaten gelinin gelince yerinden olacaksın diye...
- Ihı ıhı anne !
Sina ya baktım gülerek. Demek öyle he. Birde annesini uyarıyor. Ben senin ağzından o lafı almasını bilirim.
- Evet hanımlar buyrun. Bi yemek yiyelim değilmi acıktık artık.
Hepimiz teker teker döküldük arabadan. Lokantanın içine doğru ilerledik. Sina da arabayı kitleyip geldi yanıma. Onun gene rahat durmayacağını bildiğim için en arkadan ilerliyordum.
- Hatırladın mı burayı?
- Evet canım. İlk buluştuğumuz lokanta.
- Kınalı parmağı öğrendiğin gün.
- Yani ,tam olarak öyle denemez. Daha önce bi çıtlatmıştın sanki..
Tam cevap vermek için ağzını açmıştı ki bizimkilerin sorusu üzerine öylece kaldı. Hepsi bize dönmüş bir cevap bekliyorlardı. Sorunun ne olduğunu tam olarak duymamıştım. Sina duymuşmuydu acaba ?
- Şuraya oturabiliriz.
Kulağı delikti yeminle bu adamın. Nasıl iki şeye aynı anda odaklanabiliyordu ,gerçekten hayret ediyordum bazen.
Bir yanımda kocam bir yanımda kaynanam oturmuştuk masaya. Her zamanki gibi Zühre karşıma oturup hd kaliteyi kapmıştı gene. Bir yanında annem diğer yanında Rukiye vardı. Sahi onlar tanışmış mıydı acaba ? Günün karmaşasında onu bile farketmemiştim. İkiside birşey dememişti bana. Çok yoğun olduğum için araya girmek istememişlerdi belliki. Ama Zühre ne olursa olsun bi fırsatını bulur girerdi gene. Moreli de bozuk gibiydi. Düşünceli gözüküyordu. Uzun zamandır hiç böyle görmemiştim onu. Alışverişi oldu olası sevmezdi ama bu başka bir şeydi. Ne olmuştu acaba? Ona baktığımı farkedince baktı bana. Ne oldu der gibi göz kırptım. Kafa salladı. Yok kesin birşey olmuştu. Hiç normal değildi bu. Bizimkilerin yanında olduğundan böyle olduğunu sanmıyordum. Günde hiç tanımadığı teyzelerin yanında bile sessiz duramazdı. Bu günkü sessizliğinin bir sebebi olmalıydı mutlaka.
- Oğlum Yekta yı da davet etseydin yemeğe. Çocuk geldi taşıdı eşyaları o kadar.
- Ben dedim de bir yere gitmesi gerekiyormuş ondan gelmedi.
Yekta nın ismini duyunca bir anda kafasını kaldırdı Zühre. Çok dikkat çeken bir hareket değildi yaptığı. Ona bakmıyor olsam farketmezdim bile. Yekta yı tanıyor muydu ? Onunla mı ilgiliydi bu hali? Ne olursa olsun öğrenmeliydim bunu..

Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin