Otuz üçüncü bölüm: Başörtü (part 3)

6 1 0
                                    

Çarşıya uğramayı çok istediğim halde uğramamıştık. Babam bizi eve bıraktıktan sonra bir yere gidecekti. Eğer çarşıda dolaşırsak eve kendimiz dönmek zorunda kalacaktık. Babamda annemin otobüsle uğraşmasını istemiyordu. Haberi öğrendiğimizden beri babam annemin üstüne o kadar çok titriyordu ki evde olduğu zamanlarda ev işlerini bile yaptırmıyordu anneme. Otururken kalkarken yardımcı oluyor, adeta annemin etrafında pervane oluyordu. Çok komik geliyordu bana babamın bu halleri. Onu hiç böyle göreceğimi hayal etmiyordum. Anneme karşı hep titizdi. Her zaman elinden geleni ardına koymaz yardımcı olmaya çalışırdı eski beri. Ama bu ara daha bi değişikti işte. Ne yapacağını bilemiyor eli ayağına dolaşıyordu. Heyecanlanıyordu çok .Bende kime çektiğimi daha net görmüş oldum bu süreçte. Babam bir adam olduğu halde yerinde duramıyordu, benimde heyecanlanınca saçmalamam normaldi yani..
- Annene yardım et kızım inerken.
- Yusuf, gerek yok! Ben kendim inerim. Daha çok küçük. Yürüyemeyecek kadar olmadı ki.
- Olsun hanım genede beraber inin.
- Tamam babacığım merak etme.
Annem içinden söylenmeye devam ederken girdik evimize. Kendini kötü hissediyordu. Onca yıl sonra utanıyordu belkide. Sebebi ne olursa olsun sinirleniyordu işte.
- Ben odama çıkıyorum anneciğim. Üstümü falan çıkaracağım. Birazdan gelirim.
- Tamam kızım ben uzanıcam azıcık. Birşey yok şuan. Sende yat dinlen.
- Tamam anne.
Aklımı yokladım. Yapacak bir işim yoktu. Aheste aheste çıktım odama . Feracemi çıkarıp astım yerine. Üzerime rahat birşeyler geçirip uzandım yatağıma. Bugün yorucu birşey yapmamıştım ama genede yorgun hissediyordum. Fazla heyecandan kaynaklanıyordu galiba.. Telefonumu yokladım. Yanımda yoktu. Çantamdan çıkarmayı unutmuştum anlaşılan. Kalkmaya üşensem de genede kalktım. Çantamı biraz kurcaladıktan sonra buldum telefonumu. Biri arıyordu beni ama ses duymamıştım. Ne ara kısmıştım sesini acaba ? Arayan kişi Sinaydı. Görüntülü arıyordu. Normalde akıllı telefon kullanmıyorlardı nasıl olmuştu bu ? İlk defa görüntülü arıyordu. Eyvah , başım açıktı.. Ne yapacaktım? Açmazsam da kapanacaktı. Alelacele kafama başörtü aradım ama etrafta yoktu. Bulunca ararım diye düşünüp kapattım aramayı. Hay Allah! Kapatayım derken açmıştım yanlışlıkla.. Allah'tan o an farkedip kapattım ekranı.
- Selamün aleyküm Hafsa! Orda mısın?
- Evet, bir dakika..
Telefonu yere koyup başörtü arama maratonuna devam ettim.
- Ben karımı görmeyi umuyordum aslında tavanı değil!
- Bir dakika,geliyorum.
- Beni o güzel yüzünüzü göstererek şereflendirirmisiniz hanımefendi?
- Başörtü arıyorum.
- Boşver yorma kendini gel hadi.
- Sina!
- Ne var canım, karım degil misin? Görsem ne olacak..
Sonunda bulmuştum bir başörtü. Kafama geçirdim gelişi güzel. Bone de olmadığı için neneler gibi duruyordu. Önünden de bağlayınca hepten nene oldum.
- Heh geldim. Bu arada herşeyin bir zamanı var kocacım. Öyle kolay değil benim saçımı görmek.
- Demek öyle!
- Ya öyle işte. Sen nasıl aradın? Kaçak telefon mu soktun askeriyeye ?
- Senin için onuda yapardım da kurallar önemli ! Sonra ceza alırım falan. Sesinden mahrum kalmayı göze alamam.
- Hımm. Nasıl oldu o zaman?
- Çarşı iznine çıktım. Telefonu da burda babamın bi tanıdığı var ona vermiştim. Aldım şimdi işte. Yüzünü bir göreyim dedim.
- Hım.
- Gerçi tavandansa karımın saçlarını görmeyi tercih ederdim de neyse..
- Bencede neyse !
- Ee neler yapıyorsun? İyi gördüm seni yüzünün rengi gelmiş, sesinde iyi geliyor.
- İyiyim hamdolsun. Daha doğrusu kardeşimi öğrendiğim günden beri iyiyim. Sanki senin yokluğuna teselli diye gönderdi Allah. Beni kötü ruh hallerimden çekip çıkardı resmen..
- Aferin kayınçoma veya baldızıma.. hangisi onuda bilmiyoruz ya değişik oluyor.
- Bugün doktora gittik cinsiyetini öğrenmek için.
- Aa öylemi. Sağlığı nasılmış peki?
- Ya seni yerim adamm..
- Bak bu hoşuma gitti de neden olduğunu anlamadım.
- Cinsiyetinden önce sağlığını soruyorsun. Gerçekten senden çok güzel baba olur Sina. Sakın şımarma !
- Tamam komutanım.. Ben içten şımarayım o zaman..
- Sina yaa..
- Cevap vermedin ?
- He evet. Sağlığı çok iyi. Herşey yolundaymış.
- Çok güzel. Şimdi soruyorum o zaman. Kayınço mu , baldız mı?
- Kayınço
- Vayy be..
- Bi sevindin sanki erkek olduğunu duyunca. Hayırdır?
- Sen varsın ya birde erkek olması güzel yani ondan.
- Ondan?
- Evet Hafsam. Ben kendim için ilk kızım olsun istiyorum zaten.
- Gerçek mi?
- Evet.
- Neden peki ?
- Bilmiyorum , kız babası olmak daha güzel hazırlıyor bence insanı babalığa. Narin ,minik,sevimli falan.. Öyle değilmi?
- Güzel bakış açısı..
- Belki bizimde bir kızımız olur.
- Nasip..
- Nasip..
- Sen nerdesin öyle?
- Ara sokaklardan birindeyim.
- Neden?
- Görüntülü konuşuyoruz ya . Milletin içinde olmaz.
- Karımı kimse göremez diyorsun yani ?
- Yaani..
- Neyse hadi sen işine bak, kapatıyorum.
- Önce sen kapat demiyecek misin ?
- Yo, ben kapatıyorum işte.
- Ne kadar romantiksin öyle..
- Öyleyimdir. Şaka şaka işin var diye.. Hadi kapattım Allah'a emanet ol.
- Sende aşırı romantik karıcığım..
Cevap olarak güldüm sadece. Sonrada kapattım. Sen kapat,yok sen kapat derken izin saati biter. Bu delinin işi belli olmaz. En iyisini yapıp işe el koydum. Ee sonuçta aşırı romantik karısıyım ben onun..



Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin