Üçüncü bölüm: yürek yarası (part2)

27 2 0
                                    

Hava alanında uçak saatlerini bekliyorlardı. Sena hanım kucağında yorgunluktan uyuya kalmış kızına baktı. Saçlarını okşarken bu uzun yolculuğun nasıl geçeceğini düşünüyordu. Onlar her halükarda dayanırdı , peki ya minik Hafsa! Oda dayanabilecek miydi? Evlerinden o denli uzak ve kalabalık olan bir yerde ona nasıl sahip çıkacağını düşünüyordu genç anne ..
Sonunda zamanı gelmişti. Uçağa binip yerlerine yerleşmişlerdi. Uzun bir yolculuğun ardından kutlu şehir gözükmüştü . Demekki varmışlardı, kavuşmuşlardı yıllardır hasretini çektikleri Mekke'ye..
Birkaç gün önceden gelmişlerdi umre de yapabilmek için. O yüzden direkt otellerine gidip eşyalarını yerleştirdiler. Sonrasında Allah'ın evine gittiler. Elele yaptılar taraflarını. Dua ettiler, yakardılar. Göz yaşı dökerek istediler Allah'tan hayırlısı ve afiyetlisini...
Böyle birkaç gün Kabe ye gidip geldiler. Hafsa çok ısınmıştı Allah'ın evine, hiç ayrılmak istemiyordu ondan. Orada kalacaklarını söyleseler hiç itiraz etmeden kabul ederdi hemencecik..
Tavaflarını yaptıktan sonra namaz kılmak için fırsat bulup Hicri İsmail e girebilmişlerdi. İnsanlar içeriye girmek için yarış yapıyordu adeta. Kapının ağzında oluşan izdihamı görevliler engellemeye çalışsalar da, pekte muvaffak olabildikleri söylenemezdi. Sena hanım endişeleniyordu. Kızına sıkı sıkıya tembih etti yanından ayrılmaması için.Hafsada korkmuştu, zaten ayrılmazdı..
Sena hanım ile Yusuf bey namaz kılarken görevlilerin sesi dahada yükseldi. Kalabalığı bastırmaya çalışıyorlardı. Görevlilerin güçleri azaldıkça insan yığını kalabalıklaşıyordu. İçeriye giren izdihamla beraber zor selam verdiler. Sena hanım etrafına bakındı. Fakat Hafsa ortalıkta yoktu. Nereye kaybolmuştu şimdi? Korktuğu şey başına mı gelmişti yoksa ?
Genç anne telaş içinde bı oraya bir buraya koşuyordu. Zamanında h.z. Hacer in Safa ve Merve arasında koştuğu gibi.. Şimdi ne çok benziyorlardı birbirlerine. İki tane bağrı yanık anne yavrusu için koşuyor. Ne yapacağını bilemeden, belki bulurum umuduyla sadece koşuyor. Yürekteki yara aynı. Aynı yerden yanıyor yürekleri, aynı yerden sızlıyor.. Akıllarında tek bir şey var; yavruları.. Ama ne o gün, nede bugün Allah'tan ümit kesilmiyor.. İnanıyor ki genç anne, asırlar önce h.z. Hacer e yavrusunu bağışlayan Rabbi , onada yavrusunu bağışlayacak.. Ağlayarak dua ediyor Rabbine, yalvarıyor, yakarıyor.. Onun evinde yapılan dualar reddedilir mi hiç ! Öylesine içten, öylesine samimi.. Allah yüreklerdekini biliyor. Duasının kabulünü bekliyor genç anne, gözleri yaşlı, dili dualı kızını arıyor..

Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin