Yirminci bölüm: Fırsatçı (part 3)

10 1 0
                                    

Önce bir lokantaya gidip karnımızı doyurmuştuk. Ardından dışarıya çıkıp sofrada yarım kalan muhabbetimizi devam ettirdik yürürken. Ellerimiz gene birbine kenetliydi. Bugün iyi fırsat bulmuştu doğrusu. Dibine kadar da kullanıyordu. Bir an olsun bırakmıyordu elimi fırsatçı. En başta utansamda alışmıştım bende. Alıştırmıştı. Bu gidişle bu adamın deli hallerine alışacaktım. Çok çaktırmasam da hoşuma gidiyordu bu halleri. Bana özel hareketleri eritiyordu beni. Ama bunu ona belli edersem daha fazlası olacağını bildiğimden içimde tutmayı tercih ediyordum.
Konuşa konuşa fuar alanına gelmiştik. Bu mevsimde bu kalabalık beni hâlâ şaşırtmaya devam ediyordu. Bütün aletlerin önü sıra bekleyen insanlarla doluydu. Hızlı trenin sırasına girdik.
- Bu kadar sırayı beklemek istediğine eminmisin Sina?
- Yoksa binmek istemiyor musun ?
- Yok ,istiyorumda çok sıra var.
- O zaman sorun yok beklerim.
- Binmesekde olur .Ben öylesine demiştim. Sıra olduğunu bilsem söylemezdim. Oturalım bir yerde. Gerçekten Binmesekde olur.
- Binicez. Birşey olmaz . Sen yanımdayken ben anlamıyorum bile beklediğimi. Seni görmeyi beklemek bana daha uzun geliyor. Sen yanımdayken hepsi vız gelir.
Modum düşmüştü gerçekleri tekrar hatırlayınca. Gerçekten çok zordu onsuzluk. Çok zordu onsuz geçen her gün, her saat, her dakika çok zordu. Nasıl üstesinden gelecektim. Sıcaklığı, kokusu, bakışı, sesi, gülüşü yokken nasıl geçerdi yirmi gün..
- Hafsa ! Yanlış birşey mi dedim ?
Endişeli gözlerini gezdirdi yüzümde. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Benim için endişeleniyordu kurban olduğum..
- Yok, hayır..
- Ne oldu?
- Nasıl geçecek yirmi gün Sina? Senin olmadığın yirmi gün nasıl geçecek?
Endişeli haline üzüntüde eklenmişti şimdi. Zaten elinde olan elimi sıktı daha çok ,hep yanımda olduğunu belli edercesine.
- Arayacağım seni. Yüzyüze görüşemesek de telefonla olabildiğince çok görüşeceğiz. Biliyorum zor olacak ama bununda üstesinden geleceğiz beraber..
- Gelebilecek miyiz ?
- Geleceğiz tabiki yer fıstığım. Bu arada ilk defa dile getirdin hakkımdaki düşüncelerini . Lafın arasında anlamadım sanma !
- Sina yaa..
Ne yapıp ne edip konuyu getirmişti istediği yere . Deli kocam benim. Yüzümü güldürmeyi başarmıştı gene..
- Beyefendi sıra sizde. Sizi bekliyoruz. Binmeyecekseniz sırayı verin !
- Pardon,kusura bakmayın! Hemen geçiyoruz.
Bize gösterilen vagona binip kemerlerimizi bağladık. Sina nın bana baktığını farkedince döndüm ona doğru.
- Benimle bir maceraya daha var mısın ?
dedi elini uzatarak.
- Varım
dedim uzattığı elini tutarak. Birazdan hareket etmeye başlamıştı tren..

Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin