Otuz beşinci bölüm: Kedi (part 2)

5 1 0
                                    

Araba sesini duyar duymaz attım kendimi dışarı. Evet, bu onun arabasıydı. Gelmişti sonunda. Arabayı park edip indi. Bahçe kapısını açtı. Benim kapıda beklediğimi bilmiyordu. Bir anda karşısında görünce o her zamanki meşhur sırıtışına şahit oldum yeniden. Ben onun gülüşüne düşerken o koşarak belime sardı kollarını. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Gülüşüne öyle bir dalmıştım ki ne yapacağını anlayamamıştım. Bir anda kollarında buldum kendimi. Ah o kokusu. Allah'ım nasılda özlemiştim. Sardı dahada beni. İyice sıktı. Bide yetmezmiş gibi bir tur döndürdü kahkahaya yakın gülerken. Yemin ederim delirmişti bu adam.
- Deli misin ? Dışarıdayız biri görecek.
- Deliyim yer fıstığım . Çok özledim.
- Bende seni özledim de dışarıdayız biri görecek.
- Görebilir.
- Ya Sina! Vallaha biri görecek, hadi bırak.
- Bi dur karıcığım. Üç aydır ayrıyız zaten. İzin verde hasret gidereyim.
- Sarılmadan hasret gider . Hadi ne olur, biri görecek.
- Karım değil misin, görürse görsün.
- Ya yemin ederim delisin sen
- Delirten daha iyi bilir .
- Kim ! Ben mi delirttim ?
- Ya başka kim olacak, sen tabiki.
- Ben delirttim ?
- Evet ,sen. Sarılmama bile izin vermiyorsun. Al bıraktım işte.
Sonunda serbest kaldığım için rahatladım. Hemen etrafa bakındım. Kimsecikler gözükmüyordu. Perde arkasından bakan varsada o onun sorunuydu artık. Sonuçta helalime sarılmıştım. Kim ne diyebilirdi ki ?
- Sinam !
- Hı
- Tirip mi atıyorsun?
- Hayır!
- Çok komiksin şuan gerçekten.
- Nedenmiş o ?
- Haline bak.
- Ne varmış halimde?
- Küçük çocuk gibisin.
- Sonra neden delisin diyorsun. Cevabı belli. İzin vermiyorsunki..
- Ya dışarıdayız. Birisi görür. O yüzden bırak dedim. Yoksa demezdim küsme hemen.
- Küsmedim zaten.
- Tamam tamam. Başka zaman sarılırsın ödeşiriz , oldu mu ?
- Şaka yapmıyorsun dimi ?
- Hayır
- Tamam o zaman anlaştık.
- Keyfin yerine geldi bakıyorum.
- Ee müjdeyi aldık..
- Kimsenin olmadığı zaman.
- Tamam tamam. Ben dersimi aldım merak etme yer fıstığım.
- İyi hadi bakalım. İçeride bekliyorlar , geçelim.
- Geçelim bakalım.
- A aa !
- Ne oldu ?
- Kapı kapanmış.
- Zile basalım.
- Benim buraya çıktığımı bilmiyorlar ki , rezil olucaz.
- Emin ol biliyorlardır.
- Ne yapacağız?
- Bacadan girecek halimiz yok ya. Basacağız zile yapacak bir şey yok.
- Basıyorum.
Kafa salladı bana destek vermek için. Nasıl olmuştu da kapanmıştı bu kapı . İnşallah annemler veya babamlar açmaz diye dua ediyordum. Rezilliğin zirvesini yaşamak istemiyordum. Kim bilir ne gelirdi akıllarına. Öne doğru çıkıp çaldım zili. Bir anda yanağımda Sina nın dudaklarını hissedince dona kaldım öylece. Boş anımı fırsat bilmişti resmen. Öne çıkınca da ona alan açılmıştı. Arkadan kafasını eğip öpmüştü beni. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Nasıl bir deliydi bu? Her fırsatı değerlendiriyordu. Daha az önce dışarıdayız diye konuşurken şimdi hâlâ dışarıda olduğumuz halde öpmüştü beni. Bu nasıl bir özgüven patlamasıydı. Yeminle ben anlamıyordum. Normalde yanaklarım kızarmadığı halde şimdi yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Utanıyordum. Ama o hâlâ geri çekilmiyordu. Hâlâ yanağımdaydı dudakları. Benim düşüncelerim saliselerle yarıştığı için uzun gibi gelmişti zaman. Ama aslında daha saniyeler önce eğilmişti yanağıma doğru. Ama genede bir buse kondurup çekilmek yerine öpmüştü işte. Hiç beklemediğim bir zamanda ,hiç beklemediğim bir anda öpmüştü üstelik. Kapının açılmasıyla Sina nın geri çekilmesi bir oldu. Allah'ım bu nasıl bir rezil oluştur böyle ! Yakalandığımız pozisyona bak. Allah'tan kapıyı annem veya babam açmamıştı. Tek mutluluğum buydu şuan. Ne kadar rezil olmuş olsak da anne babaya rezil olmakla eş değer değildi elbette. Kendimizi toparlamaya çalışarak geçtik içeri.
- Hoşgeldin enişte
- Hoşbulduk Zühre
- Sende hoşgeldin kuzen
dediğine aldırmamaya çalışarak ilerledim. Sina nın ceketini alıp oturma odasına geçirdim onu. Bende arkasından gidecekken Zühre tuttu kolumdan. Yüzündeki sırıtışı tahmin ettiğimden bakmak istemiyordum. Anne babama yakalansak daha fazla rezil olacaktık,bu doğruydu. Ama Zühre ye yakalanmak da ölümden farksızdı. Ölene kadar konuşurdu çünkü biliyordum. Nasıl bir koz geçmişti eline.. Sina delisi yüzünden Zühre delisiyle uğraşacaktım şimdi..

Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin