Yirmi yedinci bölüm: Yüsra ( part 1)

6 1 0
                                    

Bir hafta su gibi akıp geçmişti. Askerlik için hazırlık yapması gerektiğinden son buluşmamızdan bu yana hiç buluşmamıştık. Telefonla görüşmek yetmiyordu. İşlerinin çok yoğun olduğunu bildiğimden hiç sesimi çıkarmamıştım. Sadece hazırlık yapmıyordu. Birkaç ay sonra katılması gereken olimpiyatlar için bir arkadaşını kendi yerine geçirmişti. Bunun için bissürü dosya imzalayıp birkaç insanla görüşmüştü. Bunların hepsini yapmak dile kolay gelsede uygulamaya gelince zor işlerdi.
- Kızım hazır mısın? Baban geldi.
- Geliyorum anne.
Son kez aynaya bakıp indim aşağıya. Babamı daha fazla bekletmemek için ayakkabılarımı yarım giyerek bindim arabaya. Oturduğum gibi açıkta kalan topuklarımıda ayakkabının içine soktum.
- Kızım oyun falan olucak mı?
- Bilmiyorum baba. Normalde asker uğurlamalarında oluyor. Sina yapmayacağız dedi ama arkadaşları falan isterse belki yapar bilmiyorum.
Neredeyse yarım saat kadar yolumuz vardı. Babamda başka soru sormayınca bu süreyi hayallerime ve düşüncelerime bıraktım.
Yirmi gün için tören veya uğurlama yapmamışlardı. Zaten ondan biraz önce sözümüz olduğundan görüşmek isteyenler orada görüşmüştü Sina ile. İki aile beraber uğurlamıştık onu. Şimdi ise işler değişmişti. Birden bire altı aya çıkınca askerlik işi bi uğurlama yapmak istediler. Akşamdan sonra başlayacaktı tören. Biz aileden sayıldığımızdan ikindiden sonra çıkmıştık yola. Şaka maka gidiyordu. Bu gece onunla geçirdiğim son geceydi. Yarın gidecek ve bir daha altı ay sonra gelecekti. Askerliğe akıllı telefon alınmıyordu. Eğer alınsaydı oradan attığı resimlere bakıp hasret giderirdim. Ama öyle bir şansım da yoktu malesef. Komutanları ne kadar izin verirse o kadar konuşacaktım Sina ile. Ailesi de onu merak ederdi elbette. Onlarla da konuşması gerekirdi. Kim bilir komutanları ne kadar izin verecek , kaç tane iznini beni aramaya kullanacaktı.. Bunların hepsi meçhuldü. Yaşamadan da öğrenebileceğim şeyler değildi anlaşılan..
Cama yaslı olan kafamı kaldırıp titreyen telefonuma baktım. Gözlerimi devirerek açtım telefonu.
- Ne var başımın püsküllüsü?
- Selamun aleyküm Hafsa!
- Aleyküm selam Zühre! Heh ne oldu ,ne diyeceksin ?
- Aşk olsun Hafsa ! Böylemi karşılıyorsun kuzenini
- Ne oldu hadi söyle şimdi inicez
- Bana anlatacaksın olayları haberin olsun.
- Biliyoruz canım. Kaçışımız yok !
- Heh biliyorsan iyi
- Şuna bak ya bide iyi diyor! Hadi kapat.
- Yok önce sen kapat .
- Zühre!
- Ne var canım. Kocanla konuşurken aklında bulunsun. O yüzden yani. Tüyo veriyorum sana . Herkese yapmam hee.
Ya Allah'ım delirtecek beni. Konuşmanın başında saçmalayacağını bildiğimden telefonun sesini kısmıştım. İyikide kısmışım diye şükür ettim. Püsküllü belam yanıltmadı gene beni sağolsun.. Ne kadar telefonun sesi kısık olsada her abes kelimesinde annemle babama bakıyordum duyuyorlarmı diye. Ah Sinam ahh.. Ne hallere düştüm bir bilsen..
- Tamam Zühreciğim. Hadi kapatıyorum ben. Allah'a emanet ol.
Cevap vermesini beklemeden yüzüne kapattım telefonu.





Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin