İki aile beraber yemeğimizi yemiştik. Nasılda özlemiştim bu ortamı. Hepimiz bir aradaydık , mutluyduk. Herkesin gözlerinin içi gülüyordu. Uzun zamandır hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim. Sinam yanımdaydı. Ondandı huzurum, mutluluğum. Artık nikahımız da olduğu için yan yana oturmuştuk masada. Herkes eşinin yanına oturuyordu. Bende eşimin yanına oturmuştum işte.
Yemeğimiz bitmesine rağmen hâlâ sofradaydık. Sofra muhabbeti sarıyordu. Kimsenin kalkmak gibi bir isteği yoktu zaten. Belki yemeklerinin bittiğinin farkında bile değillerdi.
- Birşey isteyen varsa tabaklarına ekleme yapabilirim.
- Yok kızım sağol. Eline sağlık çok güzel olmuş herşey.
- Afiyet olsun.
Tabakları toplasam mı toplamasam mı diye gitgeller yaşadıktan sonra toplamamaya karar vererek oturdum yerime. Hâlâ yiyorlardı arada da olsa. Acelemiz yoktu sonuçta. İki ailenin bir araya gelişinin tadını çıkarmalıydım. Herkes muhabbete dalmıştı. Bende onları dinlemeye koyuldum. Tam muhabbeti dinlemeye dalmışken bir anda sıçradım yerimden. Sina masanın altından elimi tutmuştu. En başta anlamadığım için ürkmüştüm.
- Ne oldu Hafsa? İyimisin?
Baktım ona kızdığımı çaktırmamaya çalışarak. Allah'ım birde soruyordu sanki bilmiyormuş gibi.
- Kedi,kedi sandım. Dalmışım, ürktüm bir anda. Kediden korkuyorumda ben..
Onun yüzünden yalan söylemek zorunda kalmıştım. Affet Allahım.. Ne yapıyım elimi tuttuğu için ürktüm diyemezdim ya ! Mecbur kaldım. Foyası ifşanın eşiğinden döndüğü halde hâlâ elimi tutuyordu gıcık. İttim elini ama başarısız oldum. Daha sıkı tuttu elimi. Yüzüne baktım. Tahmin etmişti demekki. Kaşını kaldırıp dudak büktü çaresiz olduğumu hatırlatırcasına. Birde sırıtıyordu utanmadan. Hemen baktım masadakilere . İnşallah anlamamışlardır Allah'ım. Tek tek göz gezdirdim herkese. Muhabbete dalmışlardı Allah'tan. Tam oh çekmek üzereyken Zühre nin imalı bakışlarıyla karşılaştım. Full hd izlemek için tam karşıma oturmuştu bide. Bugün çok şey görmüştü bu cadı. Bunun ifadesi çok uzun sürecekti anlaşılan. Bu ortamdan acil kaçmam gerekiyordu. Yoksa kedi medi kimse inanmazdı artık bana. Ayağa kalktım. Allah'ım bırakmıyordu elimi. Kaşlarımı kaldırdım. Uyarıyordum anlamıyordu. Zorla çektim elimi. Kendi yemek yediğim tabaklarımı toplayıp götürdüm mutfağa. Derin bir nefes verdim dışarıya. Allah'ım nasıl hallere sokuyordu beni. Kızarmayan yüzümü bile kızartmayı başarıyordu. Genetiğim değişmişti onun yüzünden. Artık utandığımı herkes anlıyordu.
- Kedi he ?
Duyduğum sesle arkama dönmem bir oldu. Ne ara gelmişti peşimden. Dalga geçiyordu birde .
- Senin yüzünden yalan söyledim. Birde dalga geçiyorsun.
- Söylemeseydin karıcığım. Ben sana yalan söyle mi dedim ?
- Tabi demedin, haklısın. Bir dahakine elimi havaya kaldırır gösteririm. Ne dersin olur mu ?
- Bak bu olur işte.
- Sen niye geldin peşimden ? Herkesin içinden çıkıp geliyorsun. Ne düşünecekler !
- Ne düşüneceklermiş?
- Sina Allah aşkına hadi git içeri,hadi..
- Bak bu iki oluyor. Acısını fena çıkarırım haberin olsun.
Sırtından itmeye çalıştım. Ayı gibiydi zaten itilmiyorduki mübarek. Çakıldı kaldı olduğu yere. Ne itiliyordu nede gidiyordu.
- Sen beni itemezsin.
- Ne...den..miş....o ? Iııı...
Bütün gücümü topladım ve itmeye çalıştım onu . İnat etmiştim itecektim. Beni küçümsemek neymiş görecekti o. Hırsım arttıkça gücümde artıyordu. Hedefime odaklanıp ittim bir anda. Ve itildi. Ama beklediğimden daha hızlı olmuştu. Hızımı ayarlayamamıştım. Bi anda kendimi kollarında buldum. Yüzüne baktım, sırıtıyordu. Bunuda mı bilerek yapmıştı. İnanamıyordum, bu kadar sinsiliği kimden öğrenmişti böyle. Gene oyununa gelmiştim. Tekrar ve tekrar kanıyordum bu adama. Ne kadar fırsatçı olabileceğini unutuyordum her defasında. Hemen çektim kendimi geriye.
- Tamam karıcığım kızma. Artık gidebilirim.
- İstediğini aldın gidersin tabi fırsatçı.
- Sözünü unutma. Benim aklımda,unutmam..
- Ne sözü?
Dudaklarıyla öpücük yaparak verdi cevabını giderken. Ay birde o vardı dimi. Yeminle unutmazdı. Ama bir dakika ! Ben ona öpme sözü vermemiştimki sarılma sözü vermiştim. Daha saat geçmeden ekleme yapmıştı. Ne yapacaktım ben yaa..