- Kızııım!
- A, efendim baba
- On dakikadır sana sesleniyorum kızım.
- Dalmışım baba kusura bakma.
- Niye dikiliyorsun orda? Gel otur yanımıza.
- Tamam babacığım geliyorum.
Hızlıca lavaboya gittim önce. Kendime gelmem gerekiyordu. Böyle yaparak elime birşey geçmediği gibi ailemi de endişelendiriyordum. Daha önceki gibi gitmişti işte kocam. Daha önce olduğu gibi de dönecekti. Şeytanın beni zayıf düşürmesine izin vermemeliydim. Elimi yüzümü yıkayıp oturma odasına yöneldim. Annemle babam haber izliyorlardı. Bende bi koltuğa geçip oturdum. Birşeye odaklanırsam belki kafam dağılırdı biraz.
- Kimi bekliyordun kızım?
- Efendim baba ?
- Kapı çaldı birini mi bekliyordun ?
- Yok baba. Kapımı çaldı? Ben hemen bakayım.
Koşarak kapıya gittim. Fortmantoda duran siyah başörtümü örttüm kafama. Merakla açtım kapıyı.
- Hafsa Hanzade
- Evet,buyrun
- Size bir kargo var.
- Ben birşey sipariş etmemiştim ama..
- Sizin adınıza gönderilmiş.
- Tamamdır , teşekkürler.
Allah Allah ne kargosuydu acaba ? Kim bana ne yollamış olabilirdi ki ? Bir yandan elimdeki poşeti açmaya çalışırken bir yandan oturma odasına doğru ilerliyordum.
- Kimmiş kızım?
- Kargocu ,bana kargo getirmiş.
- Birşey mi sipariş etmiştin?
- Yok anne. Biri benim adıma yollamış.
- Aç bakalım neymiş..
Zoraki açmıştım sonunda paketi. İçindekini çıkardım. Bir mektuptu gelen. Kimden gelmişti acaba ?
- Evet sayın seyirciler bir son dakika haberi ile karşınızdayız. Ankara'da sebebi bilinmeyen bir patlama gerçekleşmiştir. Askeriye üstünün yakınlarında olduğu tespit edildi....
- Mektup...Sina...
Bu nasıl olabilirdi. Bu mektup...o mektup muydu ? Sina...Sina.. Bu olamazdı..Allah'ım..ne olur bana onsuzluğu yaşatma ne olur Allah'ım beni onsuz bırakma..ne...olur..
- Kızım, kızım iyimisin?
- Hafsa !
- Mek...tup...
- Kızım! Kızım.. Yusuf ambulans çağır Yusuf ambulans..