Otuz sekizinci bölüm: Ceza ( part 4)

9 1 0
                                    

Birde cezam vardı evet unutmamıştım. Ama ne tür bir cezaydı onu bilmiyordum işte. En iyisi ne olacaksa  hemen olmasıydı. Bekledikçe sitresim artıyordu çünkü.
- Cezam neyse çekmeye hazırım.
- Hım,peki
- Ee neymiş cezam ?
- Gözlerini kapat
- Ne yapacaksın?
- Kapat sen.
- Tamam.
Allah'ım ne olacaktı acaba ? Birde gözlerimi kapattırmıştı . Hepten arttı heyecanım. Gözlerim kapalı olduğu için bütün sezgilerimi sonuna kadar açmıştım. Ne yapacak diye anlamaya çalışıyordum.
- Niye duruyorsun ?
- Çok tatlısın çünkü. Nereden ne gelecek anlamaya çalışıyorsun.
- Gözlerimi kapattırdın benimi izliyorsun !
- Evet. Şişt açmak yok !
- Daha ne kadar böyle bekleyeceğim?
- İyi peki sen istedin.
İki eliyle yüzümü tuttu. Yanaklarım avuçlarının içindeydi. Ne olacağını kestiremiyordum. Önce sağ yanağımı ,sonra sol yanağımı öptü. Buse değildi bildiğin öpmüştü. Kaçmayayım diye de yanaklarımı tutmuştu belliki fırsatçı. Açtım gözlerimi hemen.
- Heyy !
- Ne oldu?
- Bir tane cezam olduğunu sanıyordum.
- Bu duble paketmiş karıcığım. Daha bitmedi üstelik. Sende beni öpeceksin.
- Bu paketi aşar. Faiz haram bilmiyor musun ?
- Tamam o zaman oda senden olsun. Bir öpücüğü çok mu görüyorsun bana yani?
Cevap vermemi beklemeden yanağını uzatmıştı bile bana doğru. Bu istek değildi. Zorluyordu resmen beni. Böyle yapınca itiraz edemediğimi biliyordu. Çözmüştü beni ve bunu leyhine kullanıyordu uyanık. Yanağını uzattığı halde nasıl itiraz edebilirdim ki. Zaten şurda üç günümüz vardı. Kalbi kırık gönderemezdim onu. Yapacaktım. Gene dediğine gelmiştim işte. Hemencecik öpüp kaçtım yanından.
- Ee hadi boşunamı aldık bunları yiyelim artık.
- Sen az değilsin hee
- Hadi hadi gel başlayalım. Zamanımız azalıyor.
- Aa evet unuttum bak  ben onu.
Hemen oturdu masaya. Acele acele poşettekileri çıkarmaya uğraşıyordu. Zaman deyince birşeyler olmuştu adama. Acele edeyim derken eli ayağı birbirine dolanıyordu. Çok komik görünüyordu gerçekten.
- Sakin Sinam. Sonuçta şu anda da beraber vakit geçiriyoruz.
- Evet , haklısın.
Midemizde yer kalmayıncaya kadar yedik. Ama hâlâ poşetler doluydu. Bir ayda anca yerdim bu kadar şeyi ben.
- Hafsa birşey söylicem..
- Söyle Sinam.
- İllaki duymuşsundur. Genelde doğuda askerlik yapanlar yapar ama bende yapmak istedim.
- Neyi Sina !
- Askerler olurda şehit oluruz diye ailesine mektup yazar. Eğer şehit olurlarsa o mektup ailesine ulaştırılır.
- Sinam..
- Hemen üzülme birtanem. Sadece yazdım. Askeriyede ki dolabımda duruyor. Olurda böyle bir şey olursa sana ulaştıracaklar.
- Sina öyle deme ne olur !
- Üzülme Hafsam. Öyle bir şey yok. Ama genede haberinin olması gerekiyordu. O yüzden söyledim tamam mı? Üzme kendini yoktan yere. Bak buradayım, karşındayım. Zaten biliyorsun Ankara terör bölgesi değil. Sen içini ferah tut yer fıstığım.
- Biliyorum da..sen öyle diyince endişeleniyorum işte ne yapayım.
- Endişelenme birtanem. Endişelenme dua et.
- Hep ediyorum zaten ikimiz için..
- Bende ediyorum,bende hep dua ediyorum ikimiz için..

Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin