Otuz birinci bölüm: Tekli koltuk (part 2)

5 1 0
                                    

Alarm sesiyle sıçradım yerimden. Bakındım etrafa. Gene tekli koltukta uyuya kalmıştım. Alarm çaldığına göre haberlere bir saat vardı. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Kahvaltıyı hazırlamak için yöneldim mutfağa. Alelacele hazırlayıp dönmeyi planlıyordum. Bu bir saati iyi değerlendirmem gerekiyordu.
Çalan telefonumun sesiyle işimi bırakıp içeri yöneldim. Arayan Rukiyeydi. Bu saatte aramazdı genelde. Kötü bir haber mi almıştı yoksa ? Önce biraz kafamdaki düşüncelere aldansam da telefon kapanmadan geldim kendime. İyi yada kötü açmadan öğrenemezdim. Derin bir nefes alıp açtım telefonu.
- Selamun aleyküm canım
- Aleyküm selam
- Nasılsın iyimisin? Sesin pek iyi gelmiyor.
- Nasıl olayım. Sabahtan akşama kadar haber izliyorum. Bi haber olurda kaçırırım diye çok korkuyorum ne yapayım..
- Çok yoruyorsun kendini, çok hırpalıyorsun. Birşey olsa haberi gelir illaki. Allah korusun hem. Sen iyi düşün iyi olsun..
- Yapmaya çalışıyorum ama işte..
- Sen çok yorulmuşsun anlaşılan. Hazırlan seni almaya geliyorum.
- Nereye ? Niye ?
- Niyesimi var ? Biraz hava almaya ihtiyacın var. Şöyle yeşilliği bol biyerlere götüreceğim seni. Rahatlarsın.
- Ama haberler..
- Hafsa! İtiraz istemiyorum. Hadi on dakikaya oradayım , hazırlan.
- Şey..
- Hadi Hafsa
- İyi , peki
- Selamun aleyküm
- Aleyküm selam
Şuan Zühre nin neler hissettiğini çok iyi anlıyordum. Eskiden ne çok zorlardım onu gezdirmek için. Ama onun gibi benimde yapacak birşeyim yoktu. Mecburen gidecektim . Belkide Rukiye nin dediği gibi biraz rahatlardım. Kızın bir aydır canı çıkmıştı zaten. Daha fazla naz yapıp onu uğraştırmak da istemiyordum. Sina'nın yokluğunu aratmamaya çalışıyordu. Sürekli arıyor, halimi hatrımı soruyor,arada evime geliyor,beni mutlu etmeye çalışıyordu. Benim için büyük emek sarf edip fedakarlıklar yapan bu kızın hakkını nasıl ödeyecektim hiç bilmiyordum.

Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin