Üçüncü bölüm: yürek yarası (part 3)

29 1 0
                                    

Yürümekten bitap düşmüştü Hafsa! Kabe'nin yanında ne kadar aradıysa bulamamıştı annesiyle babasını. O kalabalıkla birlikte bı anda dışarıda bulmuştu kendini. Hicrî İsmail e geri girdiğinde annesiyle babası yoktu orada. Her yere baktı. O minicik boyuyla insanları yara yara geçiyor,anne babasını bulmayı umuyordu.. Ama çabaları boşa çıkmıştı. Birkaç kere başka insanların arkasından bile koşmuştu ailesi sanıp.. İnsanların gözlerinin içine bakıyordu, yardım istiyordu onlardan. Fakat herkes Hac zamanı gelmeden son umrelerini yapmanın derdindeydi. Kimsenin onun ne istediği ile ilgilendiği yoktu. Hafsa pes etmişti artık, umudunu kaybetmişti. Sadece yanında kalan tek şeyi, ayıcığını tutuyordu sıkı sıkıya. Onunda gitmesinden korkuyordu. Eğer oda giderse işte o zaman yapayalnız kalırdı..
Babasının anlattığı hikaye gelmişti aklına.. Korkuyordu.. İnsanlardan, karanlıktan, herşeyden korkuyordu. Arabistan da kaybolan insanları bağzı kötü insanların kaçırdığını anlatmıştı babası. Hafsa kendisini köle yapmalarından korkuyordu. Acaba gerçekmiydi babasının anlattıkları? Gerçek olup olmaması birşeyi değiştirmez di gerçi. Hafsa daha altı yaşında minicik bir kız çocuğuydu, korkuyordu. Korktukça daha tenha yerlere gidiyordu. İnsanlardan daha uzak yerlere .. Böyle olacağını bilseydi hiç anlatırmıydı babası ! Ama nereden bilebilirdi ki! Sadece kızını korumak istemişti.. Asıl ürkütücü olan ise bu hikâyenin gerçek olmasıydı..
İnsanlardan baya uzaklaşmıştı. Sokak lambalarının yandığı bir sokakta ilerliyordu tek başına.. Ağlamaktan gözleri şişmiş, kıpkırmızı olmuştu. Minicik cüssesi kaldıramamıştı bu acıyı. Hiç bilmediği bir ülkede tek başınaydı..
Kendisini taşıyamayan ayaklarını dinleyerek oturdu bir ağacın dibine.. Tam karşısında duran dolunayı yeni farketmişti . Dikkatlice inceledi onu . Hiç bu kadar büyük hâlini görmemişti.. Sonra dibine oturduğu ağaçtan rüzgarın etkisiyle önüne düşen sarı yapraklara baktı. Aralarında turuncu olanlarda vardı. Bir tanesi dikkatini çekti, aldı diğerlerinin arasından. Kendi gibi minicik olan turuncu yaprağı inceliyordu şimdi. Gözlerinden dökülen yaşlara rağmen gülümsüyordu. Sanki birşeyleri yeni farketmiş gibiydi..

Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin