Sıra bitene kadar saat epey ilerlemişti. Annem rahatsız etmemek için aramıyordu belliki. Camlarda beklediğine emindim. Bu saate kadar dışarıda olmama hiç alışık değillerdi. O mesaj atmamış olsada içini rahatlatmak için ben mesaj attım anneme.
Dönme dolaptaki yerimize yerleşmiştik. Karşıma oturmuştu Sina. Döndüğümde bana bakar halde buldum onu. Çok güzel bakıyordu canını sevdiğim. Karanlık olduğu için göz bebekleri büyüyormuydu bilmiyordum. Ama kesinlikle bu teorinin doğruluğunu test edecektim. Daha sonra yapmak üzere kafamın bir köşesine not ettim. Etrafı incelemeye başladım. Dönme dolap baya büyüktü. Tepeye çıkmamıza çok olduğu halde şimdiden manzaranın güzelliği karşısında mest olmuştum. Şehrin manzarasına ek gökyüzü de çok güzeldi bugün. Yıldızlar ne kadarda çoktu öyle. İnceledim tek tek . Bir tanesi çarptı gözüme . Bütün yıldızların parıltısını gölgede bırakacak kadar çok parlıyordu.
- Kutup yıldızı
- Ne ! Efendim ?
- O baktığın yıldız ,kutup yıldızı. Aslında küçük ayı diye adlandırılan yıldızlardan biridir. Bu ismi almalarının sebebi kuzey ve güney kutup noktalarının üzerinde duruyor olmalarıdır. Bizim gördüğümüz kuzey kutup noktasında duran kutup yıldızı. Eğer bir gün yolunu kaybedersen Allah korusun ve kutup yıldızını görürsen o seni kuzeye götürür. Yerleri değişmediğinden dolayı rehber olarak kullanılırlar.
Ben şaşkınlıkla Sina ya bakarken bunları nereden bildiğini anlamaya çalışıyordum. Gereksiz şeyleri bilme konusunda baya iyiydim. Ama sanırım beni gölgede bırakacaktı bu adam. Şaşkınlıkla açılan ağzımı fark edip güldü.
- Ne oldu ? Niye bu kadar şaşırdın ?
- Her konuda bu kadar bilgili misin ?
- Her konuda diyemem. Araştırma yapmıştım. Ordan yani bu bilgiler.
- Hım...
Bir anda duran dönme dolapla beraber yarım kalmıştı konuşmam. Ne olduğunu anlamamıştım. Neden durmuştu bu alet şimdi? Hemen etrafa bakındım. Diğer aletler çalışıyordu. Ne olmuştu? Arıza mı yapmıştı acaba ? Hemde biz en tepedeyken ! Ne olacaktı şimdi ? En tepede mahsur kalmıştık. Endişeden manzaranın tadını bile çıkaramıyordum. Sina..Sina yı unutmuştum. O ne yapıyordu , tepki vermemişti. Bi an aklıma gelen kötü düşüncelerle ona doğru döndüm hızlıca. Dönmemle şok olmam bir oldu. Dizi üzerine çökmüş bana doğru bir kutu tutuyordu. Kutunun içinde de tek taş vardı üstelik.
- Kınalı parmağına vurulduğum o gün herşey değişti birdenbire. Seni bulana kadar kayıptım ben. Nerde olduğumu bulamıyordum. İçinden çıkılmaz bir boşluktaydım. Kendimi kaybetmiştim. Benliğimi, aklımı, mantığımı, herşeyimi kaybetmiştim. Tâki kınalı parmağını tekrar görünceye kadar. Görüşmede kınalı parmağını gördüğüm o an herşey düzenine girmeye başladı. Eskisinden daha güzel haliyle üstelik. Seninle kaybolmuştum,gene seninle buldum kendimi. Seninle buldum benliğimi, aklımı, mantığımı, herşeyimi. Tıpkı bir kutup yıldızı gibi parlayarak gösterdin bana yolumu. O gün anladim ki ben sensiz eksiğim,ben sensiz yarımım,ben sensiz kayıpım. Ömrümün sonuna kadar yolumu gösteren Kutup yıldızım olurmusun? Benimle evlenir misin Hafsam?
Allah'ım ne yaşıyordum ben ? Hayallerimin çok ötesinde , çok daha güzel bir şeydi bu. Sevdiğim adam önümde diz çökmüş teklifini kabul etmemi bekliyordu. Onun Kutup yıldızı olmamı istiyordu. Ben onunla herşeye razıydım. Bir bilseydi bendeki değerini ,o bile şaşırırdı. Yaşaran gözlerimi silerken cevapladım sorusunu
- Evet , seninle olan herşeye evet.
Aldığı cevap karşısında kocaman güldü kurban olduğum. Rahatlamıştı. Taktı parmağıma kutudaki yüzüğü . Ardından sarıldı bana sımsıkı. İlk defa sarılıyordu. Bende sarıldım ona. Normalde geri çekilirdim ama bu sefer ona bıraktım kendimi. Boynundaki elime baktım. Şimdi ona ait iki parça vardı bende. Ona ait iki nişane ,iki yüzük.. Kokusunu çektim içime. Çok güzel kokuyordu. Daha öncede az az duyuyordum kokusunu. Ama bu çok farklıydı. İfadesi kelimelerle tarif edilemeyecek güzellikteydi kokusu.
- Seni seviyorum
diye fısıldadı kulağıma.
- Seni çok seviyorum Hafsam..
Karşılık verdim olacakları umursamadan
- Bende seni seviyorum Sinam. Bende seni çok seviyorum..