Part 37

824 21 6
                                    


(Tuna'nın doğum günü sabahı, Ömer camiden döndüğünde Gamze'yi de uyandırır. Saat tam 06:50'de Gamze, Tuna'nın odasına girer. Yere oturup başını Tuna'nın yastığına koyar ve uyurken Tuna'yı izleyip saçlarını okşar.)

Gamze: Günaydınn

Tuna: Sabah mı oldu?

Evet, kay bakalım biraz. (Yatakta Tuna'nın yanında uzanmak için hamle yapar.) Kay. (Tuna'nın ona açtığı alanda sırtını yatak başlığına dayayarak uzanır. Tuna'yı da kendi göğsüne doğru çeker.)

Anne bebek değilim, yatırma beni şöyle.

Şşş! On dört yıl önce tam şu saatlerde seni böyle göğsüme yatırmışlardı. Sağlıklı, çok güzel bir oğlunuz oldu demişlerdi. Miniciktin ama o zaman da böyle huysuz huysuz bir şeyler mırıldanıyordun, ağlıyordun. (Tuna gülümseyerek başını kaldırıp annesine bakar sonra tekrar Gamze'nin göğsüne yatar.) Bütün geceyi sancılar içinde geçirmiştim. Nefes alayım diye pencereyi açarken bir bakmıştım güneş çıkmış, sabah olmuş. 'Güneş doğdu sen doğmadın oğlum, hadi ama gel artık' derken tam o anda tekrar bir sancı girdi. (Tuna'nın saçını okşar.) Beni duydun sanki. Bu sefer hemşireyi çağırdım, beni ameliyathaneye aldılar. Ve o gün, seni kucağıma aldıktan sonra tüm hayatım değişti. İyi ki doğdun, canım, benim her şeyim.

İyi ki doğurmuşsun beni. İyi ki benim annemsin.

(Gülerek kollarını sıkıca Tuna'ya sarar.) İyi ki benim oğlumsun. Sensiz hayatım nasıl olurdu düşünmek bile istemiyorum. (Başını yana doğru çekip Tuna'nın gözlerine bakarak konuşmaya devam eder.) Sen, bana hem arkadaş hem dayanak oldun her zaman. Teşekkür ederim.

Sen de benim sadece annem değil arkadaşımsın. Bazı arkadaşlarımın annelerini görünce içimden şükrediyorum senin için valla.

Öyle mi?

Evet. Çok tuhaf anneler var ama çocuklarına saygı duymayan, çok kötü davranan.

Madem içinden şükrediyorsun (Gıdıklar.) gelip bana niye trip atıp ters konuşuyorsun bakayım?

Yaa anne, her zaman ters konuşmuyorum ki.

Şaka şaka. Ben senin şu minik (Elini Tuna'nın göğsünün üzerine koyar.) güzel kalbini biliyorum.

Pek de minik değilim sanki artık

Sen benim için her zaman miniksin. (Tekrar sarılır.) Şimdi Ömer'le biz düşündük ki; sahildeki sevdiğin kafede ailecek güzel bir serpme kahvaltı yapalım. Ne dersin?

Süper olur!


(Ömer, Tuna'nın kapısını çalıp içeriye doğru başını uzatır.)


Ömer: Özel, anne-oğul konuşmanız bitti mi? Gelebilir miyim?

Gamze: Gel gel.

Tuna: Neyse ki annem beni altıyı elli geçe doğurmuş, ya dörtte doğursaydı. Her sene dörtte uyandıracaktı beni. (Gamze gülerek Tuna'yı gıdıklar.) Yaa, anne. (Gıdıklamayı bırakınca da kollarını mıncırarak sevmeye başlar.) Aaağ

Ömer: Gamze, yavaş. (Güler.) Seviyor musun, dövüyor musun çocuğu?

Gamze: Ben böyle seviyorum

Tuna: Kurtar beni Ömer abi. (Ömer gülerek Gamze'nin kollarını tutar.)

Gamze: Tamam tamam, durdum. Hadi herkes hızlıca hazırlansın, kahvaltıya gidiyoruz!

ÖmGam: YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin