(Gamze iş çıkışında atölyeye gidecek ve Ömer, Gamze, Nihat üçü birlikte akşam yemeği yiyeceklerdir. Nihat'ın arabasıyla yakınlardaki güzel ve sakin bir restorana geçerler. Yemeklerini yerken bir yandan sohbet etmeye başlarlar. )
Nihat: Senin nasıl gidiyor işlerin Gamze? Müdür olmanın getirdiği sorumluluklara alışabildin mi?
Gamze: İlk başta düzenimi oturtmakta biraz zorlanmıştım ama şu an her şey yolunda gidiyor. Ara sıra mesaiye kalmam gerekiyor ama onun dışında bir sorun yok.
Ömer: Çok planlı, programlı biridir Gamze.
Gamze: (Gamze, başını sallayarak Ömer'in söylediklerine katılır.) Programımı, gün içinde yapmam gereken işleri düzene sokunca rahatladım.
Nihat: Sevindim. Ben de hem sizinle vakit geçirmek istediğim hem de Ömer'e vermem gereken bir haber olduğu için yemeğe davet ettim sizi. Teklifimi kırmayıp geldiğiniz için teşekkürler.
Gamze: Ne demek, davetiniz için teşekkürler.
Ömer: Evet, teşekkürler. Ne haberi?
Nihat: Seni mutlu edeceğini düşündüğüm bir haber ve sevdiğin insan yanındayken, onunla da paylaşırken duymanı istedim. (Ömer iyice merak etmiştir. Gamze de merakla bir Nihat'a bir Ömer'e bakıyordur.) Dün akşam galeriden gelen görevliler vardı ya. (Ömer başını sallar.) Sadece benim tablolarımı almadılar. Senin yaptığın iki resmi de gösterdim ve onları da sergilemek istediğimizi belirttim. Küratör ve galeri yöneticisi birlikte gelmişlerdi, ikisi de resimlerini beğendiler.
Ömer: Gerçekten mi?
Nihat: (Başını sallar.) Hafta içi benimle gelirsin, galeriye gideriz. Resimlerin adlarını ve açıklamalarını sergi sorumlusuna söylersin. Sergilemeden önce etiket bilgilerini hazırlamaları gerekiyor. Daha detaylı bir şekilde konuşuruz zaten ama bu şekilde ilerleriz.
Ömer: Yani galeride benim yaptığım resimler mi sergilenecek?
Nihat: Evet, iki hafta sonra açılışımız var. Hayırlı olsun.
(Ömer şaşkınlıkla gülümsüyordur ve mutlulukla Gamze'ye sarılır. Sandalyesinden kalkıp Nihat'ın yanına giderek ona da teşekkür eder ve sarılır. Sandalyesine geri döndüğünde Gamze elini tutar, onun da mutluluktan gözleri dolmuştur.)
Gamze: Tebrik ederim, canım. Çok sevindim!
Ömer: Teşekkür ederim. Ben de, ben de çok sevindim ama idrak edemiyorum da bir yandan.
(Serginin detaylarını konuşarak yemeklerine devam ederler.)
Gamze: Ben bir şey sormak istiyordum size, Nihat Bey. Aslında ne zamandır aklımda ama denk geldiğimizde ayaküstü görüşüyoruz hep. Atölyenin adı 'Solier' yani güneş, neden bu ismi seçtiniz diye merak etmiştim. Sanatla, resimle çok ilgisi yok gibi çünkü.
Nihat: Hayatta her şey sanatla ilgilidir. (Gülümser.) Uzun hikayeyi mi istersiniz kısayı mı?
Gamze: Uzun. Ömer'den çok dinliyorum sizi ama yakından tanımak, hikayelerinizi bilmek isterim.
Nihat: Ben resim eğitimimi Fransa'da aldım, Ömer söylemiştir belki. Üçüncü sınıftayken yaz tatilindeyken sırt çantamla yola çıktım. Hedefim; gezebileceğim tüm sergileri sırayla gezmekti ama dörtte kaldım.
Gamze: Neden?
Nihat: Dördüncüye geldiğimde aşık oldum. Ondan sonra da daha fazla gezmeme gerek yoktu; şimdiye kadar gördüğüm ve görebileceğim tüm sanat eserlerinden, tüm resimlerden güzel olduğuna inandığım biriyle tanışmıştım. Ben de Nice'te kendime kalacak bir yer ayarladım. Sevgili olduk, iki ay boyunca çok mutluyduk sonra o okullar açıldığı için Paris'e geri döndüm ama o kadar aşıktım ki okula dönme yanıma gel dese kalırdım. İlk sınavlarımız bittikten sonra bir hafta sonu ziyaret etmek için yanına gittiğimde başka biriyle el ele yürürken gördüm. Sonra öyle bir karanlığın içine düştüm ki okula devam edemedim, Türkiye'ye ailemin yanına döndüm. Aklımdan geçen düşünceler o kadar depresifti ki şimdi bakınca komik geliyor ama yirmi bir yaşında aşk acısı çekerken mantıklı düşünmek mümkün olmuyor. Yemeyi içmeyi bırakıp kendimi odama kilitlemiştim, bir sabah gözümü hastanede açtım. İşte hayatımın aşkıyla asıl o gün tanıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖmGam: Yeniden
Hayran KurguÖmGam Yeniden: Ömer dizisinin çifti ÖmGam için yazılmış alternatif bir hikaye. 27. Bölümden devam edecek şekilde yazdım. Okuyan/okumaya başlayacak kişilere şimdiden iyi okumalar, umarım beğenirsiniz.