[A little note for non-Turkish/foreign readers: Towards the end of the story, Gamze says "Hacivat karagöz". Here is a brief summary of Hacivat Karagöz so that you can understand what he is talking about there: Hacivat and Karagöz are characters from Turkish shadow plays. One of them is clever, the other one is more naive. The humor arises from their frequent misunderstandings and witty wordplay.]
(Gamze, Ömer ve Tuna, Ayvalık'taki otellerine giriş yapmışlardır. Cuma günü hava kararmak üzereyken vardıkları için akşamı otele eşyalarını yerleştirerek, sahilde yürüyüş yapıp yemek yiyerek geçirmişlerdir. Cumartesi sabahı güne erkenden başlayıp otelin sahiline inerler. Gamze ve Ömer şezlonglara eşyalarını koyarken Tuna'nın gözleri denizde yüzen insanların üzerindedir. )
Tuna: Hadi, hemen gidelim denize!
Gamze: Önce güneş kremi sürmemiz lazım. Gel, sırtına süreyim. (Tuna denize girmek için sabırsızlansa da Gamze'yi dinleyip önüne oturur. Gamze, kremden biraz da Tuna'nın eline sıkar.) Bunu da sen kollarına bacaklarına sür. Ömer, sen de sür.
Ömer: Önce sana süreyim ben. (Gamze'nin arkasına geçip sırtına kremi sürer.)
Tuna: Deniz çok soğuk mudur acaba?
Gamze: Buranın denizinin sıcak olacağını sanmıyorum ama girince alışırsınız.
Ömer: Niye alışırsınız dedin sen gelmeyecek misin?
Gamze: Önce biraz şezlongda uzanmak istiyorum, ikinci turunuzda geleyim ben. Keyif yapacağım. (Ömer, kremi sürmeyi bitirmiştir. Krem kutusunu Gamze'ye uzatır.) Deniz, kum ve (Karnını tutar.) güneş. (Gülerek Ömer'le birbirlerine bakar.) Otur sen de, sana da süreyim. Bembeyazsın, yanarsın valla.
Tuna: Hadi biraz çabuk olun ya (Çantasından deniz gözlüğünü çıkartır. )
Gamze: (Kremi sürmeyi bitirdikten sonra hafifçe Ömer'in kollarını sıkıp krem sürmediği yeri, ensesinde saçlarının başladığı noktayı öper.) Bitti, gidebilirsiniz.
(Ömer ayağa kalkıp şemsiyeyi düzeltir, Gamze'nin tamamen gölgede olduğundan emin olur. Tuna onu kolundan tutup çekince denize giderler.)
Tuna: (Ayağını suya sokar.) Ovv çok soğuk. (Biraz daha suda ilerleyip dayanamayıp zıplayarak geri çıkar. Gamze, Ömer ve Tuna'nın suya girmeye çalışırken üşüyüp oldukları yerde zıplamalarını gülerek izler. Tuna, Ömer'e elini uzatır.) Koşarak el ele girelim mi?
Ömer: Tamam. (El ele tutuşup geriye doğru giderler. Gamze bir eli karnının üzerinde diğer elinde telefonu tutarak videolarını çekmeye başlar.) Üç, iki, bir!
Tuna: Koş!
(Tuna ve Ömer el ele koşarak kendilerini soğuk deniz suyuna bırakırlar. Suya atladıkları an, suyun serinliği onları sarsar ama yüzlerinden eksik olmayan gülümsemelerle denizin keyfini çıkarmaya başlarlar. Onlar suyun içinde oynayıp şakalaşırken, Gamze de kitabını çıkartır. Dalga sesleri ve uzaktan gelen çocuk kahkahalarının verdiği huzurla uzanır. Biraz sonra sahilden geçen midyeciden midye ve mısırcıdan mısır alır. Kitabına ara verip denizi izleyerek elinde mısırla suya doğru yürür.)
Gamze: (Ömer ve Tuna'ya seslenir.) Çok açılmayın!
Tuna: Açılmadık!
Gamze: Boy ver bakayım.
Tuna: Geçmiyor boyumu.
Gamze: (Çok ilerde oldukları için Tuna'nın boyunu geçen yerde olduklarına emindir.) Hadi oradan. (İkisinin de çok eğlendiğini görünce Gamze onlarla inatlaşmak istemeyip şezlonguna geri geçer. Birkaç dakika sonra yanına Ömer ve Tuna gelip havlularına sarılıp kurulanırlar. Gamze çantasının üzerindeki midye poşetini Ömer'e uzatır.) Adam geçerken canım çekti aldım ama midyenin hamilelere yasak olduğunu unuttum. Siz yersiniz, pilavından da bir parça verirsin bana.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖmGam: Yeniden
Fiksyen PeminatÖmGam Yeniden: Ömer dizisinin çifti ÖmGam için yazılmış alternatif bir hikaye. 27. Bölümden devam edecek şekilde yazdım. Okuyan/okumaya başlayacak kişilere şimdiden iyi okumalar, umarım beğenirsiniz.