Part 93

353 8 14
                                    


[Bu bölümün büyük bir kısmını Güneş'in bakış açısından okuyacaksınız :) ]


(Bir önceki bölümden üç ay sonra.

Güneş, uyandıktan sonra beşiğinde ayağa kalkar. Her sabah 'baba' dediği an babasının uyanıp kendisine yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bakmasına ve kendisini sevgiyle sarıp 'Anneyi uyandırmayalım, şşt' demesine alışkındır. Babasını taklit ederek parmağını dudaklarının üzerine götürüp o da 'şşt' diyor ve salonda babasıyla oyun oynamaya başlıyordur.

Bu sabah 'baba' dediğinde yatağın boş olduğunu görünce yüzündeki gülümsemenin yerini şaşkınlık ifadesi alır. Anne ve babasının yatağı boştur. Etrafına bakınır, eğilip uyku arkadaşı ayıcığını alıp ona sarılır. Ayıcığın verdiği güven hissiyle kendini tutmaya çalışsa da alt dudağı hafifçe titrer, gözleri dolar ve ağlamaya başlar. Anne babasını göremediği için korkarak başlayan ağlaması, babası gelince durur. Güneş, babasını gördüğü an kollarını kaldırıp kendisini kucağına almasını ister ve bırakmaması için de babasını sıkıca tutar. Babasının yüzünde normalde olduğundan farklı bir ifade olduğunu fark eder.)


Ömer: Kızım (Güneş'in başını okşar.) bugün çok özel bir gün. Annenin karnında senin kardeşin var ya (Güneş başını sallar.) o bugün doğacak. (Güneş şaşırarak başını kaldırıp Ömer'e bakar.) Bugün kardeşini kucağımıza alacağız. (Ömer'in sesi titremiş ve gözleri dolmuştur.) Yarın eve kardeşinle birlikte geleceğiz.

Güneş: (Babasının gözünden akan yaşı minik parmaklarıyla siler.) Ağlama baba.

Ömer: (Diğer gözünün altına akan yaşı da kendisi siler.) Buna ne deniyor biliyor musun? Mutluluk göz yaşı. Bazen o kadar mutlu oluyoruz ki kalbimiz de şaşırıyor, ne yapacağını bilemiyor. Bu kadar mutlulukla nasıl baş edebilirim diye düşünüyor, düşünüyor, düşünüyor. Ve bu mutluluk artık kalbimize sığamayacak kadar büyüyünce, göz yaşlarıyla birlikte bedenimizden çıkıp akmaya başlıyor.

Güneş: Ben de ağlayacak mıyım?

Ömer: (Gülümser.) Belki, eğer ağlamak istersen ağlayabilirsin. Sen doğduğun gün de annenle ikimiz mutluluktan ağlamıştık. (Güneş ilgiyle babasını dinlerken bu bilgiye şaşırıp gülümser.) Kardeşini senin kucağına da veririz.

Güneş: (Güneş de gülümser.) Ceren gibi olacak değil mi?

Ömer: (Güneş, doğum günü hediyesi olarak kendine alınan kıvırcık saçlı oyuncak bebeğin saçlarını Ceren teyzesine benzettiği için bebeğinin adını Ceren koymuştur.) Evet, Ceren gibi ama kardeşin daha hassas olacak. Canı acımasın diye çok dikkat edeceğiz. Edebilirsin değil mi? (Güneş başını sallar.) Peki ben şimdi senin oyuncaklarını beşiğinin içine koysam sen orada biraz oynar mısın? Ben de annene yardım edeyim.

Güneş: Olur.

Ömer: Teşekkür ederim, benim akıllı kızım. (Güneş'e sıkıca sarılır ve onu beşiğine koyar. Oyuncakları da beşiğinin içine koymaya başlar.) Nane'yi de istiyor musun? (Oyuncağını gösterir. Güneş, tüm oyuncaklarına ayrı bir isim koymuştur.)

Güneş: Evet!

Ömer: Pondi'yi istiyor musun?

Güneş: Evet! Momo'yu da istiyorum.


(Ömer, Güneş'e oyuncak kedisi Momo'yu da uzatır ve hızla salona gider. Güneş oyuncaklarla oynarken babasının birkaç kez koşarak odaya girip çıktığını fark eder. İçeriden annesinin 'Off' sesini duymuştur. Babası tekrar yatak odasına geldiğinde yüzünün hala değişik göründüğünü fark eder.)

ÖmGam: YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin