Part 91

294 16 5
                                    

(Bir ay sonra, Pazartesi günü.

Gamze'nin izni bitmiş ve iki hafta önce işe dönmüştür. Güneş'e ananesi bakıyordur. Güneş emeklemeye başlamış ve bir yerlere tutunarak ayakta durmaya çalıştığı için Gamze ve Ömer, Fatma'nın evindeki tüm sivri yerleri bebek korumalı hale getirmiş, prizlere de bebek kilidi takmışlardır. Tuna için de yeni başlayacağı lisenin alışverişlerini tamamlamışlardır. Okulun ilk gününe hazırdır.

Son bir ay boyunca Güneş'e püre haline getirdikleri sebze ve meyveleri yedirmeye başlamışlardır. Güneş'in şimdiye kadar denediği yiyecekler arasında en sevdiği yoğurt olmuştur. Yoğurt kasesini mama sandalyesine koydukları anda, Güneş tüm yüzünü kaseye sokarak yemeye başlıyor ve tüm yüzü bembeyaz oluyordur. Ömer ve Gamze, ilk başta Güneş'in kaşıkla yemesini sağlamaya çalışsalar da, Güneş kaseyi eliyle tutup kendine çekerek yemeyi tercih ediyordur. Zamanla, Güneş'in istediği gibi yemesine izin vermeye başlamışlardır. Güneş yemeğini bitirdikten sonra, musluğun önüne geçip yüzünü iyice yıkıyorlardır. Yüzü yıkanırken Güneş, yüzünden akan yoğurtlu suları da içmeye çalışıyor ve bu sahne her seferinde onları güldürüyordur.

Güneş, tıpkı adı gibi sabahları sanki hissediyormuş gibi güneş doğduktan sonra, en geç altıda uyanıyordur. Namaz için erken uyanan Ömer kızları ağlamaya başlamadan hemen onu beşiğinden alıyor, önce salonda kızını koltuğa yatırıyor ve onu öpücüklere boğuyor, ona kocaman sarılıyordur. Sonra birlikte banyoda yüzlerini yıkıyorlar ve Ömer, Güneş'in saçlarını tarayıp aldıkları renkli tokalardan birini saçlarına takıyordur.

Gamze ve Tuna uyurlarken, Ömer çoğunlukla Güneş'i mama sandalyesine oturtup kızıyla konuşarak kahvaltı hazırlıyordur. Güneş, bazı sabahlar babasını büyük bir ilgiyle dinliyor ve yaptığı her şeyi izliyordur. Bu anlar, Ömer için hem güne başlamanın hem de işe gitmeden önce kızıyla olan bağını güçlendirmenin en güzel yolu oluyordur. Bazen Ömer, Güneş'i kanguruya koyup kucağında taşıyarak kahvaltıyı birlikte hazırlıyorlarmış gibi davranıyordur. Güneş minik elini Ömer'in elinin üzerine koyuyor ve babasıyla birlikte sanki domatesleri kesiyor ya da pancakeleri çeviriyor gibi yapıyordur.

Güneş'in uyansa da hala uykulu hissettiği ve pek keyfinin olmadığı sabahlarda da babası kahvaltıyı hazırlarken mama sandalyesinde oturmamak için ağlıyor ve Ömer kucağına aldığında babasının göğsünde yatarken uyuyakalıyordur. Böyle sabahlarda Ömer, kahvaltı biter bitmez salona gidiyor ve çok yavaş bir şekilde Güneş'i uyandırmadan koltuğa uzanıyordur. Kızı göğsünde uyurken, Gamze'nin alarmı çalana kadar sadece kızının sıcaklığını, minik bedenini, kokusunu, nefes alış verişlerini hissederek huzur içinde uzanıyordur. Gamze'nin alarmının çaldığını duyunca Güneş'i onun kucağına götürüyor ve kızlarının tüm tatlılığıyla Gamze'nin gününü de güzelleştirmesi için onun yanına bırakıyordur.

Pazartesi sabahı Ömer, Güneş'i kanguruya koymuş kucağında Güneş'le birlikte kahvaltıyı hazırlıyordur. Güneş de uykulu bir şekilde ağzında emziğiyle babasının kucağında, onun hareketlerini izliyordur.)


Ömer: Bugün abin liseye başlıyor, Güneş. Okulunun ilk günü diye özel bir kahvaltı hazırlıyoruz ona. Sen de acıktın mı? Mama ister misin? (Güneş başını sallayınca Ömer salatalık dilimler ve kestiği salatalığı Güneş'e uzatır.) Al, babacığım. (Güneş yaklaşık beş aylık olduğundan beri kahvaltı hazır olana kadar babasının ona verdiği salatalık dilimlerinin suyunu emiyor ve öyle bekliyordur. Ağzından emziğini çıkartıp salatalığı ağzına götürür. Ömer de kahvaltıyı hazırlamaya devam eder.)

Gamze: (Mutfağa gelir.) Günaydın.

Ömer: Günaydın, erkencisin bu sabah.

Gamze: (Güneş'i öper ve başını okşayarak konuşur.) Tuna'nın okulu biraz uzak ya, onu bırakıp dönünce işe geç kalmamak için erken kalktım.

ÖmGam: YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin