Part 44

825 17 12
                                    

[Bu bölümü, yukarıya eklediğim şarkıyı dinleyerek okuyabilirsiniz.]


(Ömer'in yaptığı iki resmin de sergileneceği, Nihat Bey'in serginin açılmasına iki gün kalmıştır. Ömer, sergi sorumlusundan Gamze'yle ikisinin akşam gidip sergi açılmadan önce bir ön ziyaret gerçekleştirmelerini rica etmiş ve izin almıştır. İş çıkışında birlikte yemek yedikten sonra sergiye geçerler.

Ömer'in yaptığı resimlerin önünde dururlar. Ömer içi içine sığamayan bir heyecan ve mutlulukla resimlere bakarken Gamze de gururla resimleri inceler. Ömer'e baktığında onun yüzündeki mutluluk onu da gülümsetir.)


Gamze: Bir gün bu sergi tamamen senin resimlerinle dolu olacak.

Ömer: Belki, bir gün.

Belki, bir gün değil evet, bir gün demen lazım. (Ömer gülümseyerek başını sallar.) Ben sana, yeteneğine güveniyorum. Resimlerine de bayıldım. Gerçekten objektif olarak söylüyorum, çok güzeller.

Teşekkür ederim. (Gamze'nin yere doğru çöktüğünü görür.) Ne yapıyorsun?

Oturup uzun uzun bakmak istiyorum. (Ömer'in elini tutar.) Gel sen de.

Yer soğuktur şimdi, oturmasaydın.

Bir şey olmaz beş dakikadan.

Olmaz olmaz, kalk bir dakika. (Ceketini ters bir şekilde yere serer.) Bu da çok korumaz ama olsun. (Yerde yan yana oturup resimlere bakarlar. Gamze başını Ömer'in omzuna koyar.) Beni iş görüşmesine gitmeye ikna ederken ne demiştin hatırlıyor musun?

(Başını kaldırıp Ömer'e bakar.) Bir sürü şey söylemiştim, hangisinden bahsediyorsun?

İlk serginin açılışında teşekkür konuşması yaparken bugünü hatırlarsın demiştin. 'Öncelikle, benim kendime inanmadığım zamanlarda bile bana inanan güzel eşime, Gamze'me çok teşekkür etmek istiyorum' dersin demiştin. (Gamze, söylediklerini hatırlayıp gülerek başını sallar.) Çok teşekkür ederim. Şimdi olduğu gibi her zaman yanımda olduğun için. Sen olmasan bunlar olmazdı.

Asıl sen olmasan bunlar olmazdı. Ben sana bu kadar inanıyorsam, güveniyorsam bunun sebebi sensin. Bana bu güveni veren sensin. Kalbindeki iyilik, öz verin, yeteneğin. (Resimlere bakar.) Bu, senin başarın.

(Gamze'nin elini tutup dudaklarına götürüp öper.) Seni seviyorum.

Seni seviyorum.

(Öpüşürlerken Ömer kendini geriye doğru çeker, içinden şükrederek Gamze'ye bakar. Gamze'nin gözleri Ömer'den, yaptığı resimlere gider.)

Şimdi ressam Ömer Bey bana açıklar mısınız, bu resimle ne anlatmak istediniz?

Sen söyleyeceksin onu.

Ben mi söyleyeceğim?

Evet, baktığında sana ne hissettiriyor? Önemli olan o, benim ne anlatmak istediğim değil.

Ay gerildim şimdi, sınava girmiş gibi hissettim kendimi.

(Ömer güler.) Gerilme canım, baktığın anda ne hissediyorsun onu söyle sadece.

Şundaki renkler bana çok sıcak geldi, çok böyle parlak ya da sıcak tonlar kullanmamışsın sanki ama resmin de kendine has bir sıcaklığı var. Başlangıç gibi ama bir şey sona erdiği için üzüntüyle gelmiş olan bir başlangıç değil. Yeni ve temiz bir sayfa gibi. Sen ne anlatmak istemiştin?

Sıcaklık hissediyor olman güzel çünkü evimizi düşünerek, evimizdeyken içimde oluşan hisleri yansıtarak yapmıştım. Resmin adı o yüzden 'Sonsuz'. Normalde evlere dört duvar denir ya, ben dört duvar arasında gibi değil de kendimi sonsuz bir genişliğin içindeymişim gibi hayal ettim. (Parmağıyla diğer resmi işaret eder.) Bu?

ÖmGam: YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin