[Bu notu hikayeyi translate kullanıp çevirerek okuyan yabancı okuyucular için yazıyorum: Hikayenin sonlarında birçok Türkçe deyim kullandım. Çoğunun anlamını okurken anlarsınız diye düşünüyorum ama yanlış çevrilmiş olabilirler, bu yüzden her bir deyimin başı ve sonuna '*' şu sembolü koyup en sonda da açıklamalarını yazacağım. Zaten anlamlarından çok karakterlerin birbiriyle uğraşırken, dalga geçerken kullanmaları için yazdım ama yine de öğrenmek isteyenler hikaye bitince en sondan bakabilir. ]
(Cumartesi sabahı. Gamze ve Ömer, yatakta sarılarak yatıp muhabbet ediyorlardır. Öğleden sonra parkta piknik yapmaya ve piknik sırasında Tuna'ya bir kardeşi olacağını söylemeye karar vermişlerdir. )
Gamze: Parka geçmeden fırından da börek, poğaça, tahinli çörek alırız.
Ömer: Dışarıdan bir şey almayalım. Ben kahvaltıdan sonra poğaça yaparım, patates salatası yaparız bir de. Sen güzel yapıyorsun onu ya da sen dinlenirsin onu da ben yaparım.
Gamze: Yaparım ben ama on iki gibi çıkalım, geçe kalmayalım. Öğlen sıcak olur hava, D vitamini de alırız.
Ömer: İyi fikir. Alabileceğin tüm vitaminleri alman lazım. (Gamze gülümser.) İlaç, sabah bulantı yapabilir demişti eczacı ama maşallah bir şeyin yok. Parktan sonra ne yapalım, eve mi geçeriz direkt?
Gamze: Sinemaya da gidebiliriz aslında bayadır gitmiyoruz.
Ömer: Olur, Tuna'ya da sorarız.
(Yataktan kalktıkları anda ayağa kalkınca midesi bulanan Gamze tuvalete koşar. Ömer de panikle arkasından gider.)
Ömer: İyi misin? (Gamze kusarken Ömer ne yapacağını bilemeyip Gamze'nin saçını tutar. Gamze sifonu çektikten sonra banyoda yere oturur. Ömer de karşına geçer.)
Gamze: Sen harbiden dünyanın en şom ağızlı insanısın.
Ömer: (Güler.) Ama benim ne suçum var? İlaç yüzünden olabilir, hamilelikten olabilir ama ben dedim diye de miden bulanmadı herhalde.
Sen dedikten bir dakika sonra oldu ama.
Zamanlaması kötü olmuş olabilir ama benim bir suçum yok. (Ayağa kalkar.) Taşa oturma (Gamze'yi de elinden tutup kaldırır. Gamze yüzünü yıkamak ve dişlerini fırçalamak için lavaboya yaklaşır. Ömer de gülümseyerek arkasında duruyordur.)
Ne bakıyorsun öyle?
Çok güzelsin. (Gamze de gülümseyerek aynadan Ömer'e bakar. Yüzünü yıkamak için eğildiğinde Ömer yine saçlarını tutar. Gamze şaşırarak Ömer'e döner.)
Ne yapıyorsun?
Sen rahatça yıka yüzünü, saçlarını tutuyorum ben.
(Gülümseyerek başını iki yana sallar. Yüzünü yıkayıp kuruladıktan sonra Ömer'e döner.) Sen yıkamayacak mısın yüzünü?
Ben camiye gidip geldim ya.
Doğru. (Dişlerini fırçalamaya başlar. Ömer'in hala kendisini izlediğini aynadan görünce arkasını dönüp ona bakar.) Fırçayı da tutmayacaksın herhalde.
Ver tutayım.
Saçmalama
Bırak (Fırçayı Gamze'nin elinden almak için inatlaşır.) Bırak ya bir dakika (Kararlı bir şekilde bakıp, fırçayı almaya çalışır. Gamze pes edip fırçayı bırakır.) Şöyle yap ağzını (Dudaklarını açıp dişlerini gösterir.)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖmGam: Yeniden
FanfictionÖmGam Yeniden: Ömer dizisinin çifti ÖmGam için yazılmış alternatif bir hikaye. 27. Bölümden devam edecek şekilde yazdım. Okuyan/okumaya başlayacak kişilere şimdiden iyi okumalar, umarım beğenirsiniz.