34.Bölüm

319 21 0
                                    


Denizin kenarında öylece denize bakıyorduk. Ve hala elimi bırakmamıştı. Konuşmalı mıydım? Bilmiyorum daha fazla sinirlenebilirdi.

"Sana kızmıyorum aklından geçenleri söyle" dedi sanki aklımı okumuşçasına.

"Baya iyi dövdüğünüzü düşünüyordum"

Güldü "biraz öyle oldu...ama hak etmediğini söyleyemezsin"

"Tabi canım hak etmişti yavşak...neyse sen nasılsın?"

"Bilmem sinirliyim ama (kollarını belime doladı) senin varlığın iyi geliyor. Sinirlerimin geçmesini sağlıyorsun" dedi yanağımı öperken. Benim varlığım iyi mi geliyormuş?

"Utkular ne yaptı acaba?"

"Bilmem eve gitmişlerdir herhalde" iç geçirdi. "Bizde gitsek iyi olur yarın ilk okul günün erken kalkacaksın"

"Ahh evet maalesef..."

Yoldan taksi çevirdi. Aslında yürüyerek gitmek daha iyi olacaktı ama neyse binmiştik bile. Acar adresi verdi koltukta yayılabildiği kadar yayılmıştı. Küçücük koltukta ne kadar da yayılmıştı. Arkama yaslanıp dışarıyı seyretmeye başladım. Belime dolanan kollarla Acar'a döndüm çenesini omzuma koydu.

Birlikte dışarıyı seyrettik. Bugün gizemli adam Mehmet babayı az görmüştüm. Ahh yarın ise okulum açılıyordu. Nasıl bir hayat bekliyordu ileride beni bilmiyorum ama umarım böyle aşk dolu olmaz. Olmaz ya Acardan ayrılınca bir daha kiminle olacaktım ki? Hiç kimseyle. Ve ben hala gizemli oğula ulaşamadım İbrahim abiden de bir ses yok Emirden de bir şey bulsalardı bana haber verirlerdi herhalde.

Ne yaptılar acaba şimdi yanımda Acar olmasaydı arayıp sorardım ikisinden birine vakit bulduğum ilk anda arayacağımı not edip yola döndüm. Gelmişiz bile şu köşeyi dönünce işte bizim apartman ve geldik Acar parayı uzatıp indi bende indim. Acarın arabası dışarıda duruyordu Utkular getirmiş olmalı.

Benim siyah şeytan ise tüm asaletiyle orada duruyordu. Tatlı şey çok davetkardı sabahı bekle dostum okula birlikte gideceğiz. Göz kırpıp sinsice gülümsedim.  Acar görmemişti bu yaptıklarımı yoksa yine dalga geçerdi. Daha yeni unutmuştu canımı zaten unutmuş muydu? Şuan unutmuş gibi görünüyordu. Kapıyı açıp merdivenleri çıkmaya başladık. Acarın sırıttığını hissettim ona döndüğümde sırıtıyordu ona baktığımı görünce oda bana döndü.

"Ne?"

"Hiç" dedi omuzlarını kaldırıp. Neyse ya çarşamba günü de işe başlayacağım. Okul açılıyor Acar var gizemli oğul bulunacak hepsi bir anda olmak zorunda mıydı?

Bizim evin önüne geldik kapıyı çaldım kapıyı Şule gözleri kızarmış bir şekilde açtı ağlamış mıydı? Kesinlikle evet.

"Ne oldu?" dedim şaşkınlıkla.

Hıçkıra hıçkıra "Utkuyla...kavga...ettik hık bağırdı hık gitti..."

Acar "Yukarıda mı?" Şule kafasını salladı. Acar bana döndü "ben bir şuna bakayım delirmiştir şimdi" dedi ve yukarı çıktı.

Bizde içeri geçtik ahh keşke Acar beni de götürseydi Şule iki saatten beri omzumda ağlıyordu.

"Tamam yeter artık Şule mahvettin kendini"

"Ama gözlerini hık görmeliydin Gece hık ateş fışkırıyordu sanki" burnunu sildi. "Neden bu hık bu kadar sinirlendi hık sadece o kızın hık kim olduğunu hık sordum hık tamam biraz hık bağırmış olabilirim hık ama o kadar hık bağırmamalıydı"

Kafasını tekrar omzuma gömdü ve ağlamaya devam etti. Ne sümüklüsün Şule bağırırsa bağırsın ne çok abarttın. Şule uyumuş gibiydi aradan kaç saat sonra uyumuştu bilmiyorum. Gözleri şişmişti ağlamaktan telefonum çaldı. Hemen sesini kısıp Şuleyi koltuğa yatırdım uyanmamıştı. Balkona çıkıp telefonu açtım Acardı.

Mavi ve SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin