"Peki bana daha küçük bir sırrını verebilirdin""Senin sırrınla eş değer bence"
"Olabilir bu yine de yaptığın pisliği değiştirmez"
"Biliyorum üzgünüm ama artık bir bir skor değişmeyecek" dedi elini uzatırken gülümsedi uzanan eline ve ona baktım elimi uzattım elleri sıcaktı ve kocamandı bu hislerimi def edip devam ettim.
"Eğer sen ceza sahasına girmezsen bende skorumuzu bozmam"
"Ofsayt bile olmayacak" dedi sırıtırken.
Peki şimdi bu adam bana yabancı geliyordu. Ona Ege mi demeliydim? Yoksa Demir mi?
"Peki Ege mi? Demir mi?"
"Ege daha iyi olacaktır"
"Tamam ama bir şey daha var"
"Neymiş o?"
"Annen, mezarlıkta ki gerçekten o muydu?"
"Evet o gerçek annem" dedi sırıttı "mezar taşını değiştirdim Gece adı aynı soyadı farklı"
"Aklıma gelmemişti bile merak ettim sadece" dedim aslında aklımda o vardı lanet şey.
"Öyle olsun"
Biraz daha denizi seyretmiştik. Sessizliği bozan Ege olmuştu "ee sen anlat benim neredeyse tüm hayatımı biliyorsun peki ya sen"
"Sende benim neredeyse tüm hayatımı biliyorsun"
"Savaş ve Erdem haricin de"
Derin bir nefes aldım "gerekli mi?"
Omuz silkti biraz sonra "mimarlık okuyordun değil mi?"
"İç mimar"
"Mezun olunca üvey babanın şirketin de çalışacaksın herhalde"
"Sen üvey babamın şirketi olduğunu nereden biliyorsun?"
"Şey Emir söyledi ayrıca Mehmet Erkan'ı nasıl tanımam ünlü iş adamı"
Kafamı salladım "bilmem hiç düşünmedim ama çalışmam herhalde okulun belirleyeceği şirkette kalmak tercihim olur"
"Anladım peki ya sen üvey babanın köşkü varken neden bir apartman dairesinde oturuyorsun ve barda çalışıyorsun?"
"Aslında şu üvey baba meselesi biraz karışık ve...saçma"
"Ama seni öz evladı gibi seviyor para konusunda cimri olacağını düşünmem"
"Onun parasını almıyorum...dedim ya karışık diye hiç karıştırma bence"
"Tuhaf dışarıdan baba kız gibi gözüküyorsunuz yani öz baba kız"
"Sen görmedin ki geldiğinde ortalıktan kaybolmuştun"
"Ahh evet uzaktan gördüm zaten yukarı çıkmıştım" dedi. Bu çocuk iyice gizeme bağlıyordu.
Ne işi vardı yukarı da? Neyse bana ne soğuk mu oldu ne? Üşüdüm sanki sahil kenarı biraz soğuktu. Egenin bana baktığını fark ettim ona döndüm.
"Üşüdün mü? Gel sana ceket vereyim" dedi barakaya doğru yürürken.
Kapıyı küçük bir anahtarla açtı. Burası küçüktü ama çok tatlıydı. Kenarda tek kişilik bir yatak mutfak tezgahı amerikan mutfak tarzındaydı. Mutfağın yan tarafında iki tane tekli koltuk ve ahşaptan yapılma iki kapaklı bir dolap vardı. Yerlerle aynı renk olan dolap kulübe ile bütünleşmişti adeta.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi ve Siyah
ChickLitHayat saçma bazen en kötü ne olabilir ki diyerek yaşamak lazım. Yani en kötü ne olabilir ki?