Boş bulduğumuz bir masaya oturduk. Garson kahvaltılıkları masaya dizdi ve yanımızdan ayrıldı. Çayımdan bir yudum aldım uu sıcak.
Gizemli adam Mehmete baktığımda kafasını ellerinin arasına almış bana bakıyordu. Gözlerimiz buluştuğunda ellerini indirdi ve sıcacık olan gülümsemesini yaptı ona gülmek çok yakışıyordu.Bunu oda biliyor muydu acaba? Şahsen bana hiç yakışmazdı onu ki gibi mavi gözlerim yoktu siyaha yakın bir renkti. Ya da tenim onun ki gibi açık renk değildi aksine esmerdim.
"Güzel gözlerine haksızlık etme sana gülmek daha çok yakışıyor buna emin olabilirsin kolay kolay herkese iltifat etmem" dedi ve göz kırptı. Ama nasıl aklımı okumuştu resmen.
"Sen ... benim... nasıl...." şaşkınlığımı belli etmiştim.
Güldü "tecrübe küçüğüm tecrübe...sende öğreneceksin"
Hala çok şaşkındım, ahh neyse kahvaltımızı yapmaya başladık. İleride ki hayatım için planlarımı sordu mimarlığı isteyip istemediğimi sordu.
Bir ımm şey gibiydi baba gibiydi sanki yıllardır eksik kalan tarafımı doldurmuştu gizemli adam Mehmet. Gerçekten ona nasıl hitap edecektim her zaman gizemli adam Mehmet diyemezdim ya.
Yani bunu hep içimden söylemiştim dışımdan hiç ona seslenmemiştim. Ne demeliydim Mehmet abi falan mı?"Şey sana nasıl seslenmeliyim. (kafasını kaldırıp bana baktı) yani Mehmet abi falan..." demiştim iyice saçmaladım.
"Abi için biraz fazla yaşlıyım sanırım" dedi gülerek.
"Peki ya ne demeliyim amca?""Hey o kadar da yaşlı değilim" beni güldürmüştü.
"Aslında sana her zaman gizemli adam Mehmet derim içimden ama şimdi dıştan söyleyince hiçte hoş olmadı" gülmüştü.
"Gizemli adam Mehmet iyiymiş beni çok daha genç gösterirdi. Ama insanların içinde bunu kullanmasak daha iyi olur" gülerek. "İstersen baba diyebilirsin tabii kendi babana bile baba diyemezken bana söylemeni beklemem ama..." yarım bıraktı sözünü. "baba dersen mutlu olmam değil" demişti.Baba hımmm ben babama bile genelde Hamit usta derdim şimdi baba demek.
"Mehmet....baba.... nasıl?" biraz çekinerek alışkın değilim böyle şeylere ve daha yeni birbirimize alışıyorduk fazla ımm şey tuhaf."İkisinin ortası benim kabulüm sende kabul edersen Mehmet babada karar kılabiliriz" gözlerini gözlerime dikti.
Kafamı evet anlamında salladım. Kahvaltı masasını toplayan garsona gizemli adam Mehmet yani yeni adıyla Mehmet baba kahve söylemişti.
Kahvelerimizi içerken gözüm arka tarafdaki masaya yeni oturan çifte kaydı ve bamm o...o...o baba yok artık daha on dokuz gün oldu be adam bir bekleseydin bari kadının kırkı çıksaydı.
Şaşkınca o tarafa baktığımı gören gizemli adam Mehmet bakışlarımı takip edip onları gördü.
Bana döndü "kalkalım istersen" kaşları çatılık bir şekilde durrr kadının parmağında yüzük var nee babamın da var.
Babam parmağında yüzük babamın yuhh ya bunu nasıl yapar daha bir hafta geçti be. Öldün mü acından ay geçeydi bari.
Ağzım iki karış onları seyrederken Mehmet baba "Gece... Gece" Ona döndüm endişeli bir şekilde bana bakıyordu. "Gece iyi misin?"
"Ben....ben....kalkalım mı?" diye sordum biraz daha burada kalırsak elimden bir kaza çıkıbilirdi.
Ya da niye çıkmıyordu ki. Tam kapıdan çıkacakken durdum gizemli adam Mehmet baba "gidelim" dedi.Kafamı hayır anlamında salladım "Gece ona bağırmanın bir anlamı yok biliyorsun değil mi?" demişti dişlerimi bastırmaktan kırılıcaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi ve Siyah
ChickLitHayat saçma bazen en kötü ne olabilir ki diyerek yaşamak lazım. Yani en kötü ne olabilir ki?