29. Bölüm

409 19 0
                                        


Bu da ne yine mi rüya görüyorum? Şimdi neredeyim heyy burası evin bahçeydi.

Hava da sıcacık yaz güneşi vardı. Her yerde kuş cıvıltıları yemyeşil her şey sanki daha parlak daha güzeldi. Gizemli adam Mehmet baba vardı yanında da eşi gerçekten de bana benziyordu. Benden daha renkli daha çok gülen bir kadındı. Karşımda ki kadın hayat doluydu çok güzeldi gülmek ona yakışıyordu.

Oda bunun farkındaydı. Karşımda otuzlu yaşlarım duruyordu ama benden farklıydı en son ne zaman onun kadar gülümsemiştim. Gözlerimin içi ne zaman böyle gülmüştü ben bile hatırlamıyorum. İçeriden koşarak annesinin üstüne atlayan küçük çocuk gizemli oğuldu bu. Oda gülüyordu annesi gibi oda çok güzel gülüyordu. Babasının kopyası olabilirdi ama gülüşünü verememişti o annesinin gülüşünü almıştı.

Annesinin gözlerinin ışıltısını almıştı annesinin sevecenliğini almıştı. Gizemli adam Mehmet baba çok mutlu görünüyordu. Eşine bakıyordu gözlerinde saf sevginin tonu vardı. Karşılıksız sevginin her tonu vardı. Bu aşk mıydı?

Kadın Mehmet babaya baktı onun gözlerinde de aynı ton vardı. Bu çiftten de bu çocuk çıkmıştı ikisinden de vardı biraz babası biraz annesiydi o. Çocuk en çok babasının imzasını taşıyor gibi gözükse de o en çok annesinin izlerini taşıyordu.

Annesi ölmeseydi belki de hayat dolu bir insan olacaktı. Beyazın temizliğinde kalacaktı siyahın karanlığında değil. Kadın şefkatle kollarına aldı küçük çocuğu çocuk annesinin boynuna sarıldı. Öteki kolunu da babasının boynuna atıp kendine çekti. Üçü birlikte mutlu aile tablosuna örneklerdi.

Bu haksızlıktı onlar gibi mutlu bir ailenin dağılması hiç adil değildi. Onların şu aptal masallarda ki gibi sonsuza dek mutlu olmaları gerekiyordu. Dağılmaları değil aptal masallarda her zaman mutlu son olmaz mıydı? Ben mi yanlış hatırlıyordum yoksa masalları aslının olmadığının en basit örneği mi?

İşte aslı olsaydı şimdi mutlu mesut hayatları olurdu. Biri toprağın altında soğuk bir şekilde yatıp ötekileri de toprağın üstünde soğuklaşmaya bırakmamalıydı. Dünya çok adaletsizsin iyi insanları alıp kötüleri bırakıyorsun yeryüzünde.

Formülün yanlışsa değiştirmelisin ve senin ki baştan aşağı yanlış en kısa zaman da değiştirmelisin bu formülünü.

Bu gördüğüm rüyalar bana ne anlatmaya çalışıyordu. Tamam gizemli oğula yardım edecektim işte onu bulmaya çalışıyorum. Ama ne İbrahim abiden ne de Emirden bir haber var. Onu bulacaktım ne olursa olsun bulmak zorundaydım bunu biliyorum. Mutlu aile tablosu hep sürseydi keşke ama ne yaparsın işte dağılmıştı bir kere.

Seneler önce buna istesem de engel olamazdım o zamanlar daha altı yaşında falandım ve onları da tanımıyordum.

Çocuk annesiyle babasının yanaklarına sulu bir öpücük kondurup koşa koşa bahçedeki o zamanlar daha yavru olan selinin yanına geldi.

Seli yatıyordu bir anda kafasını kaldırdı. Bana baktı sanki beni görmüşçesine yanıma koştu etrafımda dönüyordu. Kuyruğunu sallıyordu çocuk selinin peşinden yanıma koştu oda beni görüyor muydu?

Çocuk selinin kafasını okşadı gözlerini seliden ayırmadan "seni görebiliyorum Gece annem ve babam seni göremez merak etme" dedi. Kafasını bana çevirdi tam gözlerimin içine bakıyordu.

"Anneme ne kadar benzediğini görmeni istedim Gece tıpkı onun gibi güzelsin senden uzak durmam gerek ama bunu yapamıyorum Gece beni kendine çekiyorsun. Nasıl bir çekim kuvvetin var bilemezsin" dedi iç geçirdi.

Küçük çocuk bir anda o gün rüyamda gördüğüm siyah kapşonlu çocuk olmuştu. Yüzü karanlıktı yine nasıl birisi olduğunu göremiyordum. Yüzü karanlıktı evet ama şuan da kesinlikle göz gözeydik.

Mavi ve SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin