Merdivenlerden inerken aklıma o cafeye ablam ya da Egeden başka kimseyle gitmediğim geldi. Tek başıma evet ama Acarla ilkti bir defa karşılaşmıştık o sayılır mıydı? Bilmiyorum. Acarın söyledikleri geldi aklıma her zaman sevgisi karşılıksız mı kalacaktı? Onu sevmeyi bende isterdim ama daha önce insanları sevmeyen ben için biraz zordu.Ama imkansız değil. Bana dokunmasına bile izin veriyordum. Sarılmasına da bunlara daha yeni alışmışken daha beni öpmesine bile doğru düzgün alışamadım ki. Nefesimi sıkıntıyla dışarı verdim kapıdan çıkarken. Hiçbir şeyi umursamazken şimdi neden bunları düşünüyordum. Yani sadece düşüncede kalıyordu belki ama yine de düşünüyordum sonuçta.
Yine de o kadar da umurumda değildi açıkçası. Arabaya bindik fazla uzak değildi. Zaten bana kalsa yürürdük. Ama Acar bey ve arabası işte. Camdan dışarıyı seyrediyordum. Çalan telefonumla bozulmuştu sessizliğimiz arayan gizemli adam Mehmet babaydı.
"Efendim"
"Selam küçüğüm nasılsın merak ettim. Beni aramadın"
"Ahh evet dün akşam biraz olaylıydı da" dedim. Acara bakarak oda sırıtmıştı.
"Sahi kimdi o adam? Büyük olduğunu söyledi Cafer" Takip edenin birinin adı Cafer demek ki.
"Evet kuzenim olur kendisi ne kadar akrabalıktan reddetmiş olsam da lanet kan bağı var işte"
"Senin ki halletmiş. Bizim çocuklar müdahale etmeye bile fırsat bulamamışlar"
"Evet öyle oldu biraz"
"O delikanlıya güvenebileceğimi biliyordum. Beni haksız çıkarmadı neyse bugün yurt dışına çıkmam gerek küçüğüm yarın akşama doğru geri döneceğim akşam Caferler seni getirecek eve üzgünüm"
"Yok önemli değil işlerine bak sen beni merak etme"dedim. Görüşürüz diyip kapattık.
"Baban nereden biliyor dünkü kavgayı?"
"Bir arkadaşı görmüş bizi" Ondan sonra da fazla bir konuşma olmamıştı. Zaten gelmiştik arabayı uygun bir yere zorlanmadan park etmişti Acar.
Benim de ehliyetim vardı. Ama ben motor insanıydım arabamda yoktu zaten arada bizim arabayla dolaşırdık. Annemlerle yani eski bizim araba işte o kadar evde bir benim bir de o babam olacak adamın ehliyeti vardı. Güneş araba ehliyeti alamamıştı. Motoru almıştı ama arabada kalmıştı. Bu gülümsememe sebep oldu.
Motor ehliyet sınavında kaskı ona büyük gelmiş ve gözünü kapatmıştı. Dışarıdan çok komik gözüküyordu ama çok heyecanlıydı. Arabayı Ege göstermişti motoru da ben göstermiştim o zaman on beş yaşındaydım. Ama daha önceden beri bildiğim için ben göstermiştim.
Biz dışarıda Egeyle gülmekten kırılırken Güneşte heyecandan ölmüştü. Ama geçmişti sınavdan çıkınca 'fazla bir şey görmedim ama Gece'nin söylediklerini uyguladım ve sanırım biraz batırdım' demişti. Egeyle birbirimize bakıp biraz mı? Diye höykürerek gülmüştük bizimle iki gün boyunca konuşmamıştı. Seni de göreceğiz demişti. Ve benimle birlikte sınava gelmişlerdi.
Motoru zaten biliyordum. Arabayı da Ege biraz göstermişti biraz da kurstaki adam göstermişti. Sınav günü Güneşin aksine rahat bir şekilde ikisini de girmiştim ve geçmiştim. Güneş kask bana da gelse bende böyle rahat olurdum demişti Egeyle birbirimize bakıp yine gülmüştük. Bu sefer ablamda katılmıştı bize.
Neyse işte anılar ahh geçmiş güzel günlerdi her şeye rağmen. Şimdi ki zamana gelelim boş bir yer bulup oturmuştuk. Acar iki kahve söylemişti. Arkama yaslanıp denizi seyretmeye başladım. Kokusu iliklerime kadar işlemişti. Sen olmasan bu hayat nasıl çekilirdi acaba neyse Acarda bana katıldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi ve Siyah
Genç Kız EdebiyatıHayat saçma bazen en kötü ne olabilir ki diyerek yaşamak lazım. Yani en kötü ne olabilir ki?