36.Bölüm

300 19 0
                                    


Ve işte dört senemi çürüteceğim fakülteye gelmiştim. Karşımda duruyordu girişten geçtim uygun bir yere park ettim. Burada çok iyi motorlar vardı.

Cbr vardı yamaha ducati bile vardı. Honda oha repsol mu o? Çok iyi ya ama sadece iki tane chopper vardı. Benimle birlikte öteki klasik model 250lik skygo küçüktü ama güzeldi bakımlıydı.

Kaskımı çıkardım bu insanların derdi neydi uzaylı mı gördünüz? Direksiyon kilidini de kilitleyip cegedimi çantamın kenarına astım. Kaskı da elime alıp fakülteye doğru yürüdüm. Hiç mi motor kullanan kız görmediniz? Burası İzmir birader kesin dışarıdan gelme bunlar hoyratlar. Etrafımdaki gözleri umursamadan içeri girdim.

Sınıfların asılı olduğu panoda adımı buldum ve sınıfa girdim. Mahkeme salonuna benziyordu burası daha çok fazla göz önünde olmayan boş bir yere oturmuştum. Pencere kenarıydı burası ne çok arka ne de çok önde ama ortada da değildi daha çok arkadaydı işte. Sınıf boş değildi yarısı doluydu.

Kızlar dedikodu yapıyorlar erkeklerde haykırarak gülüyordu. Arada benim gibi sap vardı tabi bende dışarı bakınayım bari hoca gelene kadar. İnsanlar gülüyor konuşuyor yürüyorlardı. Telefonuma gelen mesajla kafamı telefona çevirdim. Acardı tabi.

'Geldin mi?' diyordu.

'Evet sınıftayım şuan'

'Ortam nasıl?'

'Mahkeme salonunu andırıyor biraz'

'Hımm erkek çoğunluk mu?'

'Şimdilik evet deve gibiler böyle kocamanlar'

'Yaa kocamanlar demek kimmiş onlar ya sen önüne baksana elin adamına ne bakıyorsun okumaya gönderdim ben seni oraya'

Gülümsedim ama hemen düzelmiştim biri beni seyrediyor gibi bir his vardı. Pencereden baktım siyah saçlı siyah giyinimli -ki giydiklerinden motorcu olduğu belliydi- zaten cegedinin yakasında repsol yazıyordu.

Bu repsolun sahibi olmalıydı. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Bende aynı şekilde kaşlarımı çatıp ona baktım. Racingciler ve tavan yapmış egoları... Neyse bir müddet baktıktan sonra arkadaşları çağırdı. Onlarda öteki motorlular olmalıydı arkadaşlarıyla gitti. Bu çocuğu sevmedim.

'Senin ki nasıl?'

'Geçen sene ve ondan önceki seneyle aynı'

'Çocuklarla nasıl uğraşıyorsunuz anlamıyorum ağladıklarında ne yapıyorsun?'

'Genelde benim yanımda ağlamazlar. Ağladıklarında da ya şekerle ya da dil dökerek susarlar tabi susturmak için sevmek gerek ilk önce'

'Bana taş mı geliyor buradan?'

'Yok canım ne haddime söylüyorum sadece'

'İyi bakalım hoca geldi sanırım'

'Sanırım mı?'

'Ne bileyim uzun boylu takım elbiseli yapılı bir adam kesin hoca ve zaten yoklama kağıdını çıkardı'

'Tamam çıkınca mesaj at ve adamı inceleme'

Adam lacivert takımıyla otuzlu yaşlarındaydı. "mimarlığa giriş dersine hoş geldiniz arkadaşlar ben Arda Sicim önümüzdeki dört sene boyunca bu dersinize gireceğim ve en çok beni göreceksiniz yani iyi anlaşmak zorundayız bende en çok sizi göreceğim karımdan daha fazla hemde o yüzden kendinizden nefret ettirmeden ders işlemeye çalışacağız" demişti.

Çok güzel aptal insanlarla dolu tımarhaneye hoş buldum. İki saat ara verecek miydi acaba? İki saat az değil sonuçta. Bir saat geçmişti ve hala bıkmadan konuşuyordu.

"Evet on dakika ara gençler" dedi. Sonunda düzgün bir şey söyledi.

Hava almaya ihtiyacım vardı. Çantamı alıp dışarı çıktım kantin gibi bir şey var mıydı acaba burada. Vardır da nerede? Biraz ilerledim işte buradaydı içeri girip su ve biskolata aldım. Evde doğru düzgün bir şey yiyecektim aklımın bir köşesine not edip çıktım. Sınıfa mı geçsem ki beş dakika vardı daha ilk önce kendimi zehirlemeliydim.

Sigaramı yakıp insanların az olduğu yere ilerledim bir banka oturdum. Etrafı seyredip suyumdan bir yudum aldım ve bir nefes hayat böyle daha çok çekiliyordu. Sigaramı bitirip çöp kutusunun sigara için olan bölümüne attım. Ahh yine mi bu çocuk duvara yaslanmış arkadaşlarıyla konuşuyorlardı.

Önlerinden geçip gittim gözü benim üstümdeydi geçene kadar beni süzmüştü. İçeri girene kadar hatta psikopat mısın oğlum? Züppeler işte ne olacak neyse sınıfa geçtim fazla dışarı çıkan yoktu. Bende eski yerime geçip oturdum sınıfta güzel kızlarda vardı yakışıklılardı.

Kahretsin İbrahim abiyi arayabilirdim şu arada çıkışta arayacağımı aklıma not edip bisküvime döndüm. Karnım acıkmıştı suyu yarılayıp kenarı koydum. Arda hocada gelmişti zaten dakik adam ve çok konuşuyor. Bir saat daha dayanacaktım ve bugün ki derslerim bitmişti.

Sen ne kadar çok konuşuyorsun birader öyle ya çenen ağrımadı mı? Devam zorunluluğu var birde neyse son yarım saat Gece stay strong buna ihtiyacım vardı iç ses beni anlayan bir tek sen varsın. Ne kadar kavga etsek de seni içimden atamam iyi anlaştığımız zamanlar az biliyorum. Ama ne yapacaksın işte çekeceksin.

"Bugünlük bu kadar yeter sanırım beyinlerinizi iyice yıkadım çıkabilirsiniz" dedi ön sıralar kıkırdadı. Ne şimdi espirimi yapmıştı hee çok komik.

Neyse bırakmıştı ya ben ona bakarım sınıf dağılmaya başlıyordu. Bende çıktım bu çocuğun dersi falan yok mu niye hep dışarıda. Gözleri üzerimdeydi bende ona bakmaya başladım. Yürürken görüş alanımdan çıktı. Ve çıkana kadar bakışmıştık küçük züppe seni. Küçük diyorum da çocukta iki metre boy vardı. İki metre olmasa bile 1.90 kesin yani Acarla aynı boyda mıydı? Hımm biraz daha uzundu bu deve.

Sevmedim seni onunda beni sevmediği belliydi. Motorumun yanına geldim motora yaslandım hemen İbrahim abiyi aradım çalıyor... çalıyor...

"Bende tam seni arayacaktım kız" diye açtı. "Ne zor çocukmuş bu ya ama bulduk Emir'i gönderdim okuldasın değil mi? Neyse damlar birazdan cps gibi it buluveriyor...anası kılıklı" dedi güldü bende güldüm.

"Sağ ol abi ya üstümden nasıl bir yük aldın bilemezsin"

"Hemen teşekkür etme belki o değildir bilmiyoruz. Bir bak bakalım yarın Emir sürüsünü topluyor onla git gelince anlatır zaten bizde çarşamba konuşuruz"

"Tamam görüşürüz" dedim ve kapattık. Kapatır kapatmaz Emir damladı. Hava atacak ya öttüre öttüre havalı bir giriş yaptı beyefendi. Motor sesini duyan sevimsiz de hemen sese yönelmiş it gibi kulakları dikti. Bu sevimsizden nefret edebilirim hatta ediyorum. Umarım seninle muhattap olmak zorunda kalmam sevimsiz şey.

Emir yanımda durdu kaskını çıkardı inmeden "n'aber güzellik" dedi. Her zaman ki yavşak Emir işte. Motordan indi. "Neymiş şu gizemli ya beni bile zorladı düşün artık"

"Adı neymiş?"

"Kutay... Kutay Erkan" kaşlarını çattı. Anlaşılan Emir çocuğu sevmemişti. "Hiç sevmem sağlam pabuç değildir. Ne işin var senin onunla?" dedi. Ahh anlamıştım.

"Uzun mesele"

"Öğreneceğiz kokusu çıkar ne olsa. Neyse şimdilik. Yarın benimle geliyorsun öyle şu üstündeki gibi açık saçık giyme uğraştırma beni ayyaşlarla arkama bineceksin motorundan vazgeçeceksin bir günlük bakacağız çocuğa uzaktan fazla içli dışlı olmayacak şekilde. Zaten öyle çok konuşacağını düşünmüyorum yine de söyleyeyim de başka başka şimdilik bu kadar"

"Birincisi senin arkana falan binmem ikincisi..." sözüm kesildi. Ahh sevimsiz Emir'i tanıyor muydu? Nedense hiç şaşırmadım.

Sevimsiz çocuk "Emir sen buralara gelir miydin?" diye bağırmıştı.

"Vay Aras beylere bak sen" dedi Emir elini kaldırıp havada tokalaştılar yan sarılıp birbirlerinin sırtlarına vurdular klasik erkek selamlaşması işte.

İyi ki bir umarım bununla muhattap olmam dedim hemen böyle olması gerek zaten. Olmazsa olmaz çünkü şansına şıçayım dünya...

Mavi ve SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin