Şuanda Aliağa tarafındayız buralara yabancıyım fazla gelmem bu taraflara. Ama sahil olduğunu biliyorum ve denize girilebiliyor.Burada ne işimiz vardı? Etrafı ağaçlarla çevrili bir yere geldik orman gibi bir yerdi burası hımm severim ormanları bakalım altından ne çıkacak.
İki katlı ağaçtan yapılma bir binanın önünde durduk. Arabadan indik vaov burası çok güzeldi. Dağ evi gibi bir yerdi kuşların sesleri kulağımı dolduruyordu.
Temiz hava ahh ve denizin saf tuzlu kokusu deniz kenarında mıydık? Çok güzeldi.
Ama burada ne işimiz vardı. Ahh bir de ben daha barda işe başlayacağımı söyleyecektim. Söylesem etrafta fazla insanda yok söylemesem mi? Oğluyla plan yapmışlardı ve beni öldürecekler miydi? Ahh saçmalıyorum biliyorum.
Neyse yalnızken daha güzeldi kimseye hesap vermek zorunda değildim. Eğer çalışacaksam gider ve paşa paşa çalışırdım. Anneme söylemem yeterliydi şimdi düşünüyorumda hayat direğim annemdi ve benim direğim yerle bir olmuştu.
Hayatımı kaybetmiştim ve yandaşını hala yaşayabiliyordum ama eskisinden daha ruhsuz bir şekilde.
"Nasıl beğendin mi? Ailecek geldiğimiz tatil yeri gibi birşeydi burası uzun zamandan beri ilk defa yalnız gelmiyorum buraya. Normalde kafamı dinlemek için gelirdim dinlendirici bir yer değil mi?"
"Evet çok güzel bir yermiş"
"Beğenmene sevindim hadi gel arka tarafa geçelim sana asıl süprizim orada"
Evin arka tarafına doğru yürüdük burası cennet gibiydi. Ne varsa parası olana var amk len hayatı bunlar yaşıyor şu eve bak burada insanın ömrü uzar be.
"Daha yeni tanıştınız bu oğlanla ama kısa zaman da hemen alıştı sana o yüzden sana gösterebilir" dedi. Ne hangi oğlanla. Seliden bahsediyordu oda burada köpek kulübesinde ve bu viyaklamarda ne seli babamı olmuş annesi nerede peki.
Seli beni görünce koşarak yanıma geldi. Heyecanlı bir şekilde beni kulübesine doğru çekiştirdi.
"Ne kadar küçüksünüz siz öyle" dedim. Beş tane siyahlı beyazlı yavru vardı bir tanesi simsiyah sol gözünün etrafı beyazdı.
"Bir gün önce doğdular"
"Anneleri nerede?" Yavrulardan gözünün etrafı beyaz olan kucağıma çıkmaya çalışıyordu. Kucağıma aldım.
"Kaçtı"
"Kaçtı mı? Bu tatlı şeyleri bırakıp nereye gitmiş olabilir ki" dedim. Çok mantıksızdı gitmiş olması.
"Bilmem buraya geldiğimde doğum başlamıştı. Hepsi doğduktan sonra veterineri çağırdım. Kapıyı açmak için içeri geçmiştim ki kaçıp gitti. Veteriner yavrularla ilgilenirken ben de prensesi aramak için dolandım ama hiçbir yerde yoktu. Belki geri döner diye sabaha kadar dışarda yavrularla bekledik ama gelmedi. Hava soğudu ben de yavruları alıp içeri geçtim. Sabah erken kalkıp tekrar etrafa bakındım ama ne gelen var ne de giden"
"Yavrulara bakamayacağını mı düşündü acaba?"
"Bilemiyorum umarım geri döner yavruların annesine ihtiyaçları var"
"Evet var" Çok tatlılardı şunlara baksana seli kıskanmış gibi kafasını elimin altına getirdi. Kafasını okşadım çok tatlılardı.
Ne kadar da çok tatlı kelimesini kullandım öyle neyse. Yavrularla biraz daha uğraştık çok sevimlilerdi biraz etrafı dolaşmaya karar verdik. Sahil kenarında yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi ve Siyah
ChickLitHayat saçma bazen en kötü ne olabilir ki diyerek yaşamak lazım. Yani en kötü ne olabilir ki?