41.Bölüm

326 21 1
                                    


Derin bir nefes aldı. Anlaşılan uzun bir hikayesi vardı.

"Doğru herkesin vardır" dedi geçmişe dönmüştü sanki.

"Peki ya senin ki?"

"Aslında benim ki amcamdan kalan bir alışkanlık babam amcamın ölümünden sonra başlamıştı. Amcam babamın ikiziydi. (güldü) günde en az iki paket bitirirdi.

Babam onun aksine sevmezdi. Amcam bana 'sana mirasım olsun bu paket senin de damarlarında var. Bunu anlayacaksın ölümümde mezarımın başında içeceksin bunu' diyip bana içinden sadece bir tane içmiş olduğu malboro paketini vermişti. Sanki öleceğini biliyordu. O zamanlar on altı yaşındaydım.

Babamla hep dalga geçerdi içmiyor diye. Ama bir gün kederinden başlayacaksın demişti babama. Ve bu benim yüzümden olacak demişti. İki ay sonra ise ölüm haberini aldık.

Ciğerleri iflas etmişti bana verdiği paket geldi aklıma. Saklamıştım o paketi amcama değer verirdim. Onun mezarının başında yakmıştım ilk sigaramı sanki damarlarımda daha önceden varmış gibi hissettim. Amcam haklıydı" gülümsedi "işte bu lanet şeye böyle başladım" derken paketi kaldırdı.

Malboroydı bu da içinden bir tane çıkarıp yaktı. Kederle içine uzun bir nefes çekmişti.

"Sende bundan rahatsız olmadığına göre sende içiyorsun" dedi kafasını dağıtmaya çalışarak.

"Evet"

Güldü paketi bana uzattı "hadi bana uy"

Gülümsedim paketten bir tane çıkardım. İçmeyecektin hani Gece hanım. Acar yaktı ve içime çekişimi seyretmişti. Güldü kafasını arkaya atıp bana baktı.

"Beni de böyle içine çekmen için nelerimi vermezdim"

Sigaranın dumanını dışarı üflerken "eninde sonunda dışarı çıkacaksan ne önemi var ki?"

Gülümsedi belimden tutup kendine çekti "içinde kalan iki saniyeye bile razıyım" dedi.

Vaov işte aptal aşık kumral yine aramızda içimizde mi demeliydim. Güldüm bu çocuk istediği zaman şair olabiliyordu bu ilginç bir huy bayım.

"Peki ya sen iki saniye içinde tutabilir misin beni şuan ihtiyacım var" Ne demekti şimdi bu. Aramızda olmayan farkı kapattı ve işte ahh yine olmuştu.

Dudaklarımı dudaklarıyla örtmüştü çok yavaştı dokunuşları bırakmak istemezcesine öpüyordu. Sanki senelerdir hasret kaldığı sigarasını ilk defe ağzına götürüyordu ve nefes çekiyordu.

Tadını çıkararak içinde tutuyordu dışarı üflerken hiç içinden çıkmasını istemezcesine üflüyordu. Benzetmede benzetme oldu be.

Acar dudaklarımı bırakmıştı ama çekilmemişti. Gözleri hala dudaklarımdaydı. İki saniye dememiş miydi daha çok iki bin saniyeydi. Uzundu işte iki bin saniye olmasada uzun bir iki saniyeydi.

"İki saniyeyi geçtik sanırım" dedim en sonunda ortamdaki mayhoşluğu atmak çabasıyla.

Gülümsedi "sanırım" Fırsatçısın oğlum sen kabullen bunu şuna bak işin sonunda hep öpüşme oluyor.

Sigarasını ağzına götürürken dumanını yüzümün sağ tarafından dışarı üflemişti. Bende aynı şekilde ağzıma götürmüştüm külünü tablaya tıklatmıştım.

Tabla Acarın yanında olduğu için biraz eğilmem gerekmişti ki yüzlerimiz iyice yakınlaşmıştı bu sırada bay fırsatçı tabi kaçırmayıp yüzünü benimle birlikte çevirmişti.

Dumanını üflemiştim Acar gibi değil tabii ki dışarı üflemiştim.

Acar bana bakıp sırıttı "keşke hep bana uysan sevdim seninle içmeyi"

Mavi ve SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin