Her şey karanlık küçük bir ışık hüzmesi bile yok. Neredeyim ben böyle ellerimle duvarı yokladım. Burası...burası küçücüktü. Ben ise cenin pozisyonunda yerde yatıyordum. Kalkmak istedim ama hareket edemiyordum.
Ahh hangi lanet şeyin içindeydim? Bağırmaya başladım "yardım edin" ama hiç ses yoktu. Bu lanet şeyde tek başımaydım. Ben kalkmaya çalıştıkça kutu daha da küçülüyordu. Ahh nefes alamıyordum. Dar yerde kalamam ben. Nefes almaya ihtiyacım var. Ciğerlerim en küçük bir nefes için bağırırken ben nefes alamıyordum. Göğsüm hızla inip kalkıyordu. Sırtımdan soğuk terler akıyordu.
Sakin olmalıydım sakin olmalıyım ve kıpırdamamalıydım. Eğer kıpırdamazsam kutu daralmayacak. Nefes al Gece nefes al. Telaşın bir işe yaradığı yok. Nefes alamıyorum. Sakinleş burada olmadığını düşün. Rüzgarın saçını okşayıp geçmesini hisset. Kuşların sesini duy. Duyuyor musun? Evet duyuyorum. Uçurumun kenarındayım binlerce yükseklikte herkesten uzak herkesten yüksekte boşluktayım. Beni kısıtlayan hiçbir şey yok.
Düşün sadece düşün ve panik yapma. Gözlerimi kapattım duvarların üstünde gezdirdim ellerimi evet hisset duvarlar uzaklaşıyor. Evet uzaklaşıyorlar sese kulak ver Gece ses kime ait. Bilmiyorum tanıdık değil. Dinle sadece dinle. Heyy biliyorum bu annemin sesi. "Anne" evet tatlım benim sesimi takip et. Bana gel sesimi takip et. Burnuma çarpan denizin tuzlu kokusu ve rüzgarın sesiyle gözlerimi açtım.
Kutu gitmişti annem, annemde gidiyordu. Uçuruma doğru gidiyordu. "Anne dur gitme" demiştim. Annemin peşinden giderken. Uçurumun kenarından yükselip gitmişti. "Annee" ardından seslendim ama o gidiyordu. Yüzündeki kocaman gülümsemesiyle bana bakıyordu.
Bir adım daha attım. Uçurumun tam ucundaydım. Eğer bir adım daha atarsam annem oradaydı. Sadece bir adımdı...sadece bir adım...
"Gece" bu Ege'nin sesiydi. Acı doluydu sesi arkamı döndüm.
1 metre ötemde duruyordu. "Ege" fısıltıyla çıkmıştı sesim ama o duymuştu.
"Evet güzelim benim hadi buraya gel" diyordu bana yavaşça yaklaşırken.
"Onu gördüm Ege...annemi gördüm"
Yükseklikten korkuyor muydu? Kaşları çatılmıştı aşağı bakmamaya çalışıyordu.
"Biliyorum...biliyorum ama o gerçek değil Gece hadi buraya gel...ahh tanrım çok yüksek hadi bu tarafa gel"
Aşağı baktım gerçekten yüksekti hırçın dalgalar kayalara çarpıyor bin parçaya ayrılıyordu. Annem o gidiyordu ellerini bana doğru uzatmıştı. Ona doğru uzandım ayağımın altında ki toprak parçalanıyordu. Umursamadım annem benim gelmemi istiyordu. Benim canımın yanmasını istemezdi ki o.
Bir adım daha attım ona doğru "Gece" Ege tekrar bağırmıştı. Ona döndüm "lütfen bana gel Gece yalvarıyorum sana lütfen"
Tekrar anneme döndüm uzaklaşıyordu benden bir adım uzağımdaydı eğer gitmezsem o gidecekti. Hiç düşünmeden bir adım daha attım. Ayağımı altındaki toprağı hissedemiyordum artık rüzgar yüzüme çarpıyordu. Aşağı düşüyordum yüzüme su damlaları çarpıyordu.
Son bir ses duydum Ege'nin "Gece" diye bağırışı. Yüzümü okşayan rüzgar kesilip suyun içine daldığımda gülümsedim.
Annemi görüyordum bana doğru geliyordu. Bu sefer ben ondan uzaklaşıyordum. Bir şey beni aşağı çekiyordu. Annemden gittikçe uzaklaşıyordum. Bacağımı kurtarmaya çalıştım ama hızla daha fazla battım. Ciğerlerime su dolmuştu nefes almak için çırpındım. Annemi göremiyordum artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi ve Siyah
Chick-LitHayat saçma bazen en kötü ne olabilir ki diyerek yaşamak lazım. Yani en kötü ne olabilir ki?