1.Bölüm: Giriş

9.7K 602 330
                                    


    Gözlerim korkunç bir kabusla açılırken, elimin tersiyle enseme yapışan saçları arkaya ittim. Hala gördüklerim yüzünden kendime gelememiştim. 

Rüyamda kardeşlerimin yanı sıra benden ümitlerini kesmiş olduğundan şüphe duyduğum ailem ben yerimde sabit bir şekilde koşarken benden uzaklaşıyor ve arkalarından seslensem de beni duymuyorlardı. 

Çok gerçekçi, ve korkunçtu. Sonra omzumda hissettiğim el ile uyandım. 

Yatağa yapışmış gibi duran pozisyonumu bozmadan kabuslarıma çare olacakmış gibi konmuş olan ve hala yanmakta direnen gece lambasına baktım. Ailem sorunlarımla uğraşmaktan çoktan vazgeçmişti bile. Artık önemsememeye çalışıyordum.  En azından deniyordum. 

Onlar da haklıydı kim benim gibi bir çocuğu olsun isterdi ki?  Sebep yokken boşluğa bakıp gülen, yine sebep yokken ağlayan, her gece kabuslar ile uyanan, kabus dışında bir rüya bile göremeyen...

Bir bardak suyun iyi geleceğini düşünerek ince pikeyi yavaşça üzerimden aldım ve ayağa kalktım. Odanın çıkışına geldiğimde başım dönmüş kapalı kapıya güçlükle tutunabilmiştim. 

Derin ve titrek bir nefes alıp verdim. Neden her şey bu denli güç olmak zorundaydı? Normal olup tek hayali ve isteği üniversiteyi bitirmek olan bir genç olamamıştım? Hayatım boyunca kısıtlanmaktan sıkılmıştım artık. Yalnız başıma bir yere gitsem geri dönemeyecekmişim gibi davranılıyordu. Belki de bu düşüncelerim gençliğimdendi.

Kapıyı açıp uzun koridorda yürümeye başladım. Yatak odasından gelen tartışma sesiyle duraksadım. 

Hayır, onları dinlememeliyim. Bu beni ilgilendirmez. 

Liseyi bitirmiş ama sınav günü geçirdiğim rahatsızlık ile üniversite sınavına girememiştim. Okumak isterdim, ve elimden gelirse okuyacaktım. 

Adımlarımı mutfağa yönlendirip suyumu aldım. Odama doğru giderken adımı duymamla az önce geçmiş olduğum kapının az ilerisinde durdum. 

".... için çok geç. Artık Duygu ile uğraşmaya gücümüz kalmadı." 

Babam gerçekten böyle mi düşünüyordu..

"Saçmalama lütfen ona bakabiliriz. O kendine bakabilir." Nasıl bir tartışmanın ortasına daldığımdan habersiz dikilmeye devam ettim. 

"Hayır, bakamayız ve bakamaz. Buna mecburuz. Kötüleşmeye başladı." Neye mecburdular? 

"Hayır. O deli değil ve ben onu delilerin arasına gönderemem." 

Geriye doğru büyük bir adım attım ve kapıya döndüm. Beni hastaneye mi yatıracaklardı? Babamın istediği bu muydu?

"Benim için de zor ama iki çocuğumuz daha var. onların iyiliğini düşünmeliyiz. Nur, olanlardan kötü etkileniyor."

Gözlerimi kapadım. Haklıydı, çocuklar benden olumsuz etkileniyordu. Ama böyle olmayı ben istemedim ya.. Küçükken sadece bir kez gittiğim psikoloğum farklı olduğumu ve farklı olmanın güzel bir şey olduğunu söylemişti. Sonra ailem akrabalarımın sadece ilgi istediğim için böyle davrandığımı, bunun saçmalık olduğunu söylediğinde bana iyi gelen tek şey de elimden alınmıştı. O günden sonra hiçbir hastaneye gitmek istemedim. 

"Yine de o bizim kızımız, yapamayız, yapamazsın.." 

Annem her zaman beni korumaya çalışmıştı ama gücünün tükendiğini görebiliyordum. O ağlıyordu. Ağlaması yüreğimi burkmuştu. Sırtımı duvara yaslayıp yere bakmayı sürdürdüm. 

Zihin Oyunları: SınırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin