"Uzay boşluğunda her şeyi boş vermiş bir şekilde süzülüyordum. Karşımda ihtişamlı Dünya, yaklaşmakta olduğum gezegenine sadık Ay, etrafımdaki sonsuz yıldız...
Ay'ın çekim alanına kapılıp tozlu zeminine iniş yaptım. Buradan mavi gezegen hiçbir zaman olmadığı kadar güzeldi.
Bir gezegen, onlarca boyut, sayısız yaşam... Tam sayısıyla söylemek gerekirse 136 boyut, 27 tanesi ise yaşam denen o sırla dolu şeyi içinde barındırıyordu. Savaşta olan kesimi düşünmek bile istemiyordum. Benliğim bırak onları ne yaparlarsa yapsınlar, sensiz nasıl idare ediyorlarsa öyle devam etsinler diyordu. Ama idare edemiyorlardı ki...
Ama ben kendimi bile idare edemiyordum ki.
Ay'ın zemininde yürümeye başladım. Büyük adımlar atıyor ama sanki hayatım boyunca bunu yapmışım gibi sarsılmadan ilerliyordum. Ay'ın karanlık yüzündeydim şimdi. Resimlerde gördüğümün boyuta düşmüş haliydi. Hala güzeldi. Boş, cansız ama el değmemiş bir güzellik. Bu güzelliği paylaşmalıydım.
Alper, kalbim seni özlüyor
-Sen özlemiyor musun yoksa?
Kardeş sevgisine hasret kalbim titredi. Tüm benliğimle özlüyordum elbet. Aynı karında büyümüş, aynı beşiği paylaşmıştık onunla. Ayırmasalar kim bilir neler paylaşacaktık daha...
Her bir zerremle kardeşim
-Kalbini ferah tut. Buluşmamız yakın. Bunu biliyorum. Konuşacak çok şey kalsın istiyorum buluştuğumuzda. Ama düşüncelerim durmuyor. Sana birkaç şey söylemek zorundayım.
Kalbim tekrar heyecanla göğüs kafesime atılırken bakışlarımı Dünya'dan uzak boşluğa çevirdim.
Ne bekliyorsun?
-Bir keresinde benim güçlerimi sormuştun değil mi? Söylüyorum işte; ben bir kahinim.
Ne muhteşem! Bunu söylemek için neden bu kadar bekledin ki sanki?
İçime yansıyan benliğim sakin görünüyordu ama mutluydum. Kendini koruyabileceği güçleri vardı kardeşimin. Geriye savunmasız bir tek ben kalmıştım. Önemli değildi. O iyi olsa yeterdi.
-Emin olmalıydım. Bunun eğitimini alıyordum. Ama artık bitti. Artık buluşabiliriz. Artık seni bulabilir, bildiklerimi paylaşabilirim kardeşim. Hiçbir şey sana anlatıldığı gibi değil. Kimseye güvenme!
Demek biliyordu boyutların gerçeğini. Ama içimden bir ses başka şeylerin de olduğunu söylüyordu. Anlatılmamış çok fazla gerçek vardı ve hepsi bana bir düşünce ötedeydi. Ama önce zihin koruma yöntemlerinde uzmanlaşmalıydım.
Ne zaman bu ayrılık bitecek kardeşim?
-Yarın kadar yakın. Üzgünüm ama gitmem gerek. Bir dahakine yüz yüze olmayı diliyorum.
Hoşça kal kardeşim. Yüzünü göreceğim günü bekliyor olacağım...
Ve hoşça kal sakin ama karmaşık iç dünyam. Gerçeklere uyanma vakti."
Gözlerini kıpırdattı.
Uyanıyor.
Gözlerimi zorlanmadan açıp manzaraya baktım. Hala düştüğüm yerdeydim. Etrafımda çığlığı benim attığımı bilen takımım ve tepemde bulutlu gök yüzü vardı. Birkaç dakikada konuşmuştum demek kardeşimle. Bilinç dış dünyaya kapalıyken zaman farklı işliyordu.
Hiçbir şey olmamış gibi ayaklanarak etrafımdaki meraklı bakışları umursamadan üzerimdeki karları silkeledim. Sürekli konuşuyor ve sanırım bana soru soruyorlardı. Beynimdeki sorularsa önceliğin onlarda olduğunu iddia ederek algılarımı yavaşlatıyordu.
Grubun konuşması hepbir ağızdandı. Aralarından Doğa'nınkini ancak seçebildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları: Sınır
FantasiDünya gerçekten sandığımız gibi bir yer midir, bildiğimizi sandığımızın ardında gizli bir bilinmeyen yok mudur? Hayat doğru bildiğimiz yanlışlarla doludur elbet ama ya hayatınız tamamen yalansa, ya bu dünyanın farklı versiyonları varsa? Daha g...