"Sanırım aramızda bir su perisi var."
Suratımda nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama William dudaklarını birbirine bastırdı. Gülmemek için kendini mi tutuyordu, yoksa delirdiğimi mi düşünüyordu anlayamıyordum.
"Su perisi derken?" Sesim az önceki berraklığında çıkmasına şaşırmıştım. Saçların lacivert zeki kız. İçimde konuşan alaycı tarafı yumruklayıp küçük ağlak kıza bakış attım.
İçimdeki o küçük kızın suratındaki ifade benimkiyle aynı olamazdı değil mi? Elinden muzu alınmış maymun ve maraton koşmuş bir tembel hayvan karışımı olan yüz ifadesi yani. Suratımı düzelttim.
Bir kez daha aynaya dönüp baktım. Anormal derecede düzgün fizikli lacivert saç ve gözlü bir.. Su perisi mi?
"Yarı su perisi, annen bir su perisi olmalı." Sorular denizinden bir soru hepsini kenara itip dudaklarımdan aşağı intihar etti.
"Neden babam değil?" Ah! Ne! onca zahmete katlanıp kendini gösteren soru bu muydu cidden?
"İnsan vücudu bir su perisini bünyesine kabul etmez, baban bir insan." Ağzımı açmama izin vermeden yanıma yaklaştı ve beni rahatsız deri koltuklara oturttu. Ona suyun benimle konuştuğunu anlatmayacaktım. Abriana, bu isim neden tanıdıktı?
"Su perisi olman bir çok şeyi açıklayabilir Duygu. Kas yapın normal insanlarınkine göre çok iyi durumda. Bu su perilerinin bir özelliği. Hareketsizsin, hem de çok. Diğer zihin oyuncuları gibi. Bazen düşünmekten hareket etmeyi unuturlar. O yüzden onlara çok daha fazla spor yaptırırız. Ne olursa olsun siz gezegen koruyucularısınız. Gezegenin kendisi, sizi bu iki boyutu korumanız için seçti." Aynı gezegenin farklı boyutlarındaki, boyutlararası koruyucular." Bu söylediklerinde haklıydı, normal bir insan benim gibi yaşasa çok doğal bir obezite hastası olurdu.
"Gezegeni kimlerden koruyacağız?" parmaklarımla oynarken onu dinlemeye devam ettim.
"Kendimizden Duygu. Şu anda bulunduğumuz boyuta bir bak, eskiden her iki boyut da birbirinin aynısıydı ve boyut kapıları kapanmazdı. İnsanlar varlığından haberdar olmadıkları canlılarla uyum içinde yaşarlardı." Sanki o günlerden parçalar gözünün önündeymiş gibi dalgınca boş masaya bakıyordu. Bir an duraksadı.
"Sonra çoğaldılar. Kendi aralarında savaşırken dönüp bakmadılar neler yaptıklarına, o kadar fazlaydılar ki doğa onlarla baş edemiyordu. En sonunda kendini kapattı. Doğa kendini korumayı bıraktı ve insanlar sapıttı. Diğer boyut daha şanslıydı çünkü insanlar ilk bu boyutta ortaya çıkmıştı. Kendini korumayı bırakmadı ve bu boyutta uyum sağlayamayan ne kadar canlı varsa kendine çağırdı. Ama insanlar durmuyordu, en sonunda koruyucular adında yeni bir tür oluştu. İnsan görünümündeydiler ama insandan fazlasıydılar." Dönüp gözlerime baktı. İçimde küçük bir fırtına bulutu geziniyordu.
"İnsanları dizginlemeye onları savaştan uzak tutmaya başladılar. Karşı koyduklarında güçleriyle engelliyorlardı. Zamanla onların liderleri oldular yöneticileri, ama kötü duyguların çevrelediği insanlar yine durmadı ve onları katlettiler." Dişlerini sıkıyordu. O günleri yaşamış gibiydi. Belki de yaşamıştı. William'ın yaşlı olduğunu tahmin ediyordum ama o kadar da olamazdı değil mi? Bu arada ben de dişlerimi sıkmaya başlamıştım. İnsanlar bunu nasıl yaparlardı!
"İşte o zamandan bu yana iki boyut artık kesin çizgilerle ayrı ve bu boyuttaki insanların hiçbir şeyden haberleri yok."
Aslında bunca zamandır -yaklaşık iki hafta- bunları öğrenmemiş olmama kızıyordum. Ama bu onların beni bulması gerektiği gerçeğini değiştirmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları: Sınır
FantasyDünya gerçekten sandığımız gibi bir yer midir, bildiğimizi sandığımızın ardında gizli bir bilinmeyen yok mudur? Hayat doğru bildiğimiz yanlışlarla doludur elbet ama ya hayatınız tamamen yalansa, ya bu dünyanın farklı versiyonları varsa? Daha g...