ÖZEL BÖLÜM -1-
Genç adam dalga işlemeli ahşap kapının önünde bir ileri bir geri gidip geliyordu. Hayatının ona göre en önemli haberini almak üzereydi belki de. Hızla hareket ederken, giydiği kâhin pelerini uçuşuyor; ellerini durmadan birbirine sürtüyordu.
Büyük bir binaydı burası, diğer çoğu şey gibi sahil şeridine kurulmuş bir yapıydı. Arkasında orman önünde boğaz manzarası olan asırlık bir yapıydı. Bir tür hekim eviydi ama insanlar dışındaki varlıklarla ilgileniyordu. Kendi karısının bu kategoride olması onu öfkelendirmişti önceleri, ama karısı bunun onun için bir onur olduğunu söylediğinde sakinleşmişti. Güzel karısı ne derse desin sakinleşirdi zaten, 'Git, o krallığı yak' dese yakacağından korkuyor, öylesine delice seviyordu onu.
Düşüncelere dalmış genç adam dev kapının açıldığını duyamadı. Bir kere daha devasa adımlarla kapıdan uzaklaşıp geri döndü. Döndüğünde karşısında gülümser gördüğü karısı kalbini duracak gibi hissetmesine yol açmıştı. O, öylesine mükemmeldi ki...
Güneş yüzünden kızarmış ve çillenmiş teni, hafifçe dağılmış ve kabarmış dalgalı, mavimsi saçları, hiçbir şey hayır hiçbir şey onun mükemmelliğini bozamazdı.
Su perisinin gözleri kapıdan çıkar çıkmaz sevdiğini aramıştı. Bulmuştu da, dev kapının önünde gelip giderken onu görmemişti henüz. Seslenmeden önce şöyle bir baktı eşine. Güneş altında kalmaktan bronzlaşmış teni, çalışmaktan iyice şişkinleşmiş kasları, suyun altında dalgalandığını bildiği, arkadan gevşekçe topuz yapılmış uzun saçları ve en önemlisi, bir kuyu kadar derin bakan kapkara gözleri... ah, ne erkekti ama!
Yüzünde dalgın bir gülümsemeyle karısını izlediğini fark eden genç adam ileri atıldı. Aynı şekilde onu izleyen peri de hareketlenmişti. Genç adam sevdiğine sarılıp onu kendi etrafında birkaç kez döndürdü. Orta yerde olduklarına aldırmadan eğilip alnına bir öpücük kondurmayı da ihmal etmedi.
"Neyin varmış sevgilim?" etrafına bakındı, etraflarından dolanan insanlara kaşlarını çatıyor, sevdiğine döndüğünde tekrardan gülümsüyordu. Tam olarak geçiş yolunun ortasında duruyorlardı. "Bu kadar eşsiz olmasan olmaz mı? Herkesin sana bakması beni kızdırıyor."
Peri gözlerine yansıyarak melodik bir şekilde güldü.
"Belki de yolun ortasını kapadığımız içindir."
Genç adam konumlarını yeni fark etmiş gibi şaşırıp bir elini karısının beline dolayarak sahil şeridinde yürümeye başladı, peri de ona ayak uydurmuş, ayaklarını deniz suyuna basarak ilerliyordu. Bu kadarlık bir temas bile cildinin kusursuzlaşmasına yetmişti. Mavinin tonlarını taşıyan saçları ışıldamış, okyanus kokusu saçmaya başlamıştı.
"Hala neden bu saçma yere gelmek istediğini anlatmadın kraliçem."
Sevgilisinin ona kraliçem diye hitap etmesi perinin hoşuna gitmişti. Cilveli şekilde güldü ve elini alnına götürerek terini siler gibi yaptı.
"Söylerdim ama burası çok sıcak, gizli yerimize gitmeye ne dersin?"
Genç adam gözlerindeki ışıltıyla gülümseyerek kafa salladı. Elini karısının belinden çekerek onun eline sıkıca kenetledi. Denizin yönüne dönerek insanların şaşkın bakışlarına aldırmadan suda koşmaya başladı. Karısı da hiç zorlanmadan onun yanında koşuyor, kahkahalar atıyordu. Su boylarını aniden aşmaya başladığında ikisi de gülmeye ve koşmaya ara vermedi. Suyun dibinde koşuyor, birbirlerine bakarak gülüyorlardı.
Suyun kaldırma kuvvetine daha fazla direnemeyen adam zeminden ayrılıp yüzmeye başladığında peri üzerindeki insan yapımı elbiseyi çıkarıp altındaki peri elbisesiyle yüzmeye, adeta süzülmeye başladı. Yüzen o değildi de, deniz onu taşıyordu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları: Sınır
FantasyDünya gerçekten sandığımız gibi bir yer midir, bildiğimizi sandığımızın ardında gizli bir bilinmeyen yok mudur? Hayat doğru bildiğimiz yanlışlarla doludur elbet ama ya hayatınız tamamen yalansa, ya bu dünyanın farklı versiyonları varsa? Daha g...